76. Kaçmak

58 7 2
                                    

Tüm çiftleri yavaş yavaş finale hazırlıyoruz...

~Dünya


"Eve git de duş al artık, gelecekler bir saat sonra." Hoseok'u duymazdan gelen beden önündeki düğmelere bastı ve koşu bandının hızını artırdı. "Taehyung'un evine mi gideceksin doğrudan?"

"Eve uğramam lazım. Duş alıp üstümü değiştireceğim. Gelirlerse havluyla karşılama riskini alamam." Şirketin spor salonunda bir ses yankılandı.

"Ya da havlusuz karşılama riskini. Ne yapacağınız hiç belli olmaz sizin çünkü." Jimin ağırlık kaldırmak için kullandığı eldivenlerden birini cebinden çıkarıp Jungkook'a fırlattı. Havada yakalamıştı terli kumaşı maknae. "Sen gitsene artık be, Seul'e varacak insanlar neredeyse."

"Ya Jungkookie..." Jimin'in sızlanan ses tonunu böldü hızla diğeri.

"Ne isteyeceksin başımın belası ya? Gene ne istiyorsun?" Jimin suratını astığında bunu gerçekten kastetmemişti, Jungkook'u ancak böyle ikna edebileceğinin farkındaydı hyungu. "Jiminssi, söyle hadi. Yorma beni canım hyungum."

"Beni kaçırsana." Gözleri parlayarak kurduğu cümleye gözlerini irileştirdi Jungkook. Sol elini kaldırmış, parmağındaki parlak yüzüğü işaret etmişti.

"Evliyim ben lan! Ne kaçırması? Manyak mısın sen? Sen de evlisin üstelik. Hukuken bir şey olmasa bile evliyiz Jiminssi, saçmalama." Jimin gözlerini belirgin bir şekilde devirmişti.

"O anlamda mı diyorum gerizekalı? Kaçır yani, gitmeyeyim Taehyung'a. Bahane uydur. Bul bir şeyler Kookie lütfen ya." Jungkook elini öne uzatarak onun ateşini ölçtü. Terli olması ve koşmayı biraz önce bırakması sayılmazsa gayet normal durumdaydı diğeri.

"Hyung, iyi misin sen? Niye gitmeyecekmişsin ya?" Jimin'in omuzları düştü. Hoseok ve Jungkook'un şaşkın bakışları onun üzerinde dolanıyordu.

"Çok gerginim. Ya Taehyung'un ailesi beni istemezse? Ne yapacağız o zaman?" Jungkook'un yüzünde bilmiş bir gülümseme belirdi. Söyleyeceklerinin bir avuç saçmalıktan ibaret olacağı barizdi ancak tek derdi Jimin'i güldürebilmekti zaten.

"Yani bence sadece Yoongi'nin ailesinin favorisi olmam yeterli, Tae hyungun ailesinin de favorisi ben değilimdir herhalde. Merak etme seni de seviyorlar işte şöyle böyle." Jimin öne uzanıp onun koluna vurduğunda gülüyordu. Başarmıştı ufaklık.

"Tabi ki beni seviyorlar, kapasana sen çeneni. Kendi derdine düş asıl, Yoongi hyungun ailesi Taehyung'un ailesinin üç katı daha tepkili böyle şeylere." Maknaenin suratı asılınca anında pişman olmuştu kurduğu cümleye. "Ama Yoongi hyung gibi bir huysuza da ancak sen katlanabilirsin kardeşim. Ne diyeyim, kolay gelsin bir ömür."

"Benim sevgilim dünyanın en mükemmel insanı be, sen ne anlarsın? Cüce seni." Jungkook'un hazırcevabına gözlerini kısmış, bir kez daha vurmak için elini kaldırmıştı ki öylece duraksadı Jimin. Jungkook'un arkasından gelen ses neden durduğunu açıklıyordu.

"Sensin mükemmel." Kulağının arkasına minik bir öpücük alınca gözlerini yumdu Jungkook. Yoongi'nin omzuna kolunu atıp kendine çekmişti kısa boyluyu.

"Jimin ne diyor biliyor musun?" Mırıldanmıştı bunu sorarken. Yoongi bakışlarını Jungkook'a çevirip başını iki yana salladı. "Kaçırın beni de gitmeyeyim Taehyung'un ailesini karşılamaya diyor."

"Kafayı mı yedin? Evleneceğin adamın en önem verdiği kişilerle görüşmeyecek misin?"

Herkesten gelen bu sorgulama ve baskı Jimin'i daraltmıştı. Farkındaydı, Taehyung'un ailesi gerçekten önemliydi ve bu değişmeyecekti. Jimin çok severdi zaten sevgilisinin ailesini, çok iyi anlaşırdı kardeşleriyle de ebeveynleriyle de. Ancak şimdi aileye damat olarak gideceğinin stresi sarmıştı içini. Taehyung'un konuşmuş olması yetmezdi. Bir kadınla evlenip çocuk yapmasını çok istiyorlardı onun, öylece kabullenemezlermiş gibi hissediyordu. Jimin'in ailesi bunu hiç umursamamıştı hayatı boyunca. Özel hayatına hiç karışmazlardı, edindiği arkadaşları bile sorgulamamışlardı hiç. Karşısında her sorulduğunda çok çocuk yapmak istediğini söyleyen bir adam vardı, bunu ona veremeyeceği açıktı. Taehyung'un sabah uyandıklarındaki hevesli halini hatırlamak da hiç yardımcı olmuyordu.

Mint ScentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin