11. Buldum

74 7 13
                                    


Sıradaki bölüm tüm sevenlere... Şaka şaka. Hikayeyi bolca sevin lütfen.

~Dünya


"Toparlandın mı?" Yatağa otururken mırıldanmıştı. Başımı salladım.

"Sen toparlanmayacak mısın?"

"Daha vakit var." diye sızlanmıştı telefonuyla oynarken. Kızgın bakışlarımı yüzüne diktiğimde omuz silkti.

"Sürekli son anda toparlanıyorsun. Uçağı kaçıracağız senin yüzünden." Jimin söylenerek banyodan çıkmıştı. Uçağa daha 4 saatimiz olabilirdi ama daha yemek yiyecek ve havalimanına gidecektik.

"Hadi Tae. Toparlan da yemeğe gidelim."

Oflarken bana baktı. Bavulunu yatağın altından çıkarması ise iyiye işaretti. Gülümseyerek onu izlemeye başlamıştım ki öylece bavula attığı kıyafetlerin sığmayacağını anlamam uzun sürmemişti. Elindeki gömleği parmakları arasından çekip kurtardım.

"Ben halledeyim mi? Böyle hiçbir şeyi sığdıramayacaksın." Omuz silkti ve yatağa yeniden oturdu. Jimin de karşısındaki yatağa oturmuş, beni izlerken ikisine döndüm.

"Siz restorana gidin. Ben bunu hızlıca halledip gelirim." Jimin yerinden kalkıp bana yöneldi.

"Yardım etseydim ben?" Elimi kaldırdım.

"Gerek yok. Gidin hadi."

Taehyung elini Jimin'in omzuna atıp onunla beraber odadan çıktığında hızlı hızlı kıyafetleri katlamaya başladım. Altı dakika gibi kısa bir sürede bavulu toplamayı başarmıştım. Telefonumu alıp odadan çıktım. İki anahtarı da onlar almıştı. Koridorda yürürken lobiden gelen tanıdık sesle olduğum yerde donup kalmıştım. Başımı korkulukla çevrili, direk lobiyi gören boşluğa eğmemle geri çekmem bir olmuştu. Beni nereden bulmuştu? Takip etmiş olamazdı, değil mi? Takip etse daha erken gelirdi, aklının o kadar çalışmadığına emindim. Bir kez daha konuştuğunda ellerimi ağzıma kapattım.

"Siz bulamıyorsanız ben onu bulurum!"

Nefret ettiğim aksanıyla bağırışı kulaklarıma dolarken yeniden aşağı baktım. Asansörün önünde olması beni korkutmuştu. Ben de hızla bulunduğum katın asansörüne koştum. Çocuklar terastaydı, onlara ulaşabilirsem kaçtığım eski patronumun bana yaşattıklarını oturup anlattığım Taehyung beni korumanın bir yolunu elbet bulurdu. Asansörün üstündeki ekranda rakamlar gitgide artarken korkuma engel olamadım. İkinci kata çoktan ulaştığını gördüğüm rakamla merdivenlere yöneldim. Çıkmam gereken sadece 5 kat merdiven vardı, hızlı olmam gerekiyordu.

Sonunda 14.kata vardığımda yorulmamıştım ama içimdeki korku ve yükselen adrenalin beni nefes nefese bırakmıştı. Her zaman oturduğumuz masaya yönelirken önceki seferlerden daha kalabalık olan restoranı fark ettim. Oturup yemeğe başlamış yediliyi gördüğüm sırada Taehyung'un gözleri de beni bulmuştu.

Kare gülüşü, benim muhtemelen dehşete düşmüş suratımla buluşunca solmuştu. Endişeli bakışlarla yerinden kalktığında koşup ona sarıldım. Tanıdık nane kokusu beni istemsiz sakinleştirmişti ve bu sakinlik gözyaşlarımı da beraberinde getirmişti. Beni sımsıkı saran kollarını gevşetmeden konuştu.

"Ne oldu? Neden ağlıyorsun? Nisan?"

Hafifçe geri çekilip onunla yüz yüze geldim. Ne dersem beni anlardı bilmiyordum. Ondan bahsetmiştim, olanları duyunca sinirlenmişti ve onu bulup dövmek istediğini bile söylemişti. Bahsetmesem beni anlamaz, hatta belki bana inanmazdı bile.

Mint ScentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin