51. İkiMiz

140 8 6
                                    

Bu bölüm uyarı (!) içermektedir, duyurulur...

~Dünya


Taehyung, elindeki telefonu komodine bırakan sevgilisine yanaştı. Jimin'in bakışları onu bulduğunda gülümsemişti.

"İnanılmaz yakışıklısın, çıldıracağım birazdan." dedi ellerini yanaklarına bastıran Jimin. Taehyung çapkın gülüşünü ondan saklamadı. Mavi saçlarını karıştırıp burnunu onun boynuna gömmüştü.

"Sen bir de kendini görsen." diye mırıldandı pamuk şeker kokan boynu öperken. "Gerçek bir pamuk şeker oldun."

"Sence fazla mı cesur olduk?" diye sormuştu Jimin, Taehyung'un yanaklarını kavrayıp onu boynundan uzaklaştırarak.

"Ne kadar umursamadığımı yazılı mı anlatayım uygulamalı mı?" Taehyung yeniden boynuna uzandığında avuçlarını onun omuzlarına koyarak engel olmuştu.

"Ne bu halin Tae? Üzerime atlıyorsun neredeyse." Taehyung derin bir nefes verirken bedenini yatağa bırakmıştı.

"Duyan da zorla yapıyorum sanacak. Ne var biraz özlediysek?" Jimin onun dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktı. Bu Taehyung'un homurdanmasına sebep olmuştu.

"Ben de seni özledim. Ama aklım biraz üyelerde kaldı. Nerede olduğumuzu haber verse miydik?" Taehyung yataktan kalkıp odadan çıkmaya yeltendiğinde Jimin yanına koştu. "Nereye gidiyorsun?"

"Aklımı dağıtmak için dışarıya." Yeniden hareketlendi ancak Jimin önüne geçmişti.

"Seni tanırlar, böyle çıkamazsın. Hem binbir zorlukla geldik bu otele. Öylece çıkıp herkesi başımıza mı yığmak istiyorsun?"

"Evet." demişti Jimin'in hızla kurduğu cümlelere. "Üyeler arkamızdan iş çeviriyor, bizi aptal yerine koyuyor, özel hayatımız üzerine iddiaya giriyorlar. Sevgilim sürekli onları anmaktan bıkmıyor, baş başa zamanımıza bile endişe sokup duruyor. Nefes almak istiyorum sadece. Ne var bunda?"

"Ben sadece endişemi paylaşmak istemiştim." dedi Jimin onun önünden çekilirken. Odanın içerisine ilerlediğinde Taehyung'un kaşları çatıldı. "Her şeyimizi paylaştığımız için bunu sana söylemezsem, stresimi yansıtmazsam daha sonra pişman olurum diye düşündüm. Özür dilerim, seni germek istemedim."

"Hayır, hayır." derken onun bedenini tutup kendine yapıştırdı Taehyung. Pembe saçlarına burnunu daldırıp mırıldandı. "Ben özür dilerim bebeğim. Sen haklısın. Fevri davrandım, öylece dışarı çıkamam. Sadece onları düşünmek istemedim. Jimin şu an bir tek seni düşünmek istiyorum ben. Zaten Jungkook'a mesaj attın, iyi olduğumuzu biliyorlar. Bu gece sadece ikimiz olabilir miyiz?"

Jimin başını kaldırıp ona baktı. Gözlerini yavaşça kırptığında Taehyung gülümsemişti. Kalın dudaklarını kırmızılıklara yasladı ve Taehyung'un yumuşak öpüşünde tüm endişeleri yok olmuştu. Sırtı yatağın beyaz çarşaflarıyla buluşurken üstündeki bedenin ensesine sardı parmaklarını. Taehyung sızlanarak dudaklarını ayırınca kaşları şaşkınlıkla havalandı.

"Seni öpmeyi o kadar çok seviyorum ki, tüm ömrümü sadece bunu yaparak geçirsem daha mutlu olamam sanırım." Jimin şirin bir kahkaha atmıştı bu cümleyle.

"Şey, uykum geldi benim. Uyusak..." Sözü Taehyung'un dudakları tarafından bölünmüştü. Kısa öpücüğü başlattığı gibi Taehyung sonlandırırken dişlerini göstererek gülmüştü esmer olan.

"Sen utandın mı acaba Jimin-ssi?" Jimin bakışlarını sıradan otel odasında gezdiriyordu ama asla Taehyung'a bakmıyordu. Taehyung'un dudakları bu sefer onun alnını buldu. "Ah, çok seviyorum seni. Göğsüme bir kapı açıp seni içeri kilitleyesim var."

"Ama buna alıkoymak denir." Jimin'in sitemli sesi sonunda duyulunca Taehyung onunla göz göze gelmişti. "Seni özledim." diye mırıldandı Jimin.

"Ben de seni özledim güzelim."

Taehyung bu sefer onu öperken kısa kesmemişti. Jimin'in üzerindeki kazağı çekiştirdiğinde kendisi de yeşil kazağından kurtulmuştu. Sesli bir nefesle dudaklarını yeniden Jimin'in dudaklarına bastırdı. Sıcak üst bedeni Jimin'in göğsüne yaslanırken Jimin'in elleri onun sırtındaydı.

Elini Jimin'in dar pantolonunun üzerinden sertliğine değdirince Jimin'den bir inleme duyuldu. Aynı noktaya temas etmeyi bırakmayan eli altındaki bedenin sesinin her inleyişinde incelmesine sebep olmuştu. Başını kaldırıp tepeden ona baktı.

"O kadar kışkırtıcısın ki, cidden..." Jimin onu ensesinden kendine çekti.

"Kes şunu artık." Dilini tereddüt etmeden kırmızı dudakların arasına gönderdiğinde Taehyung'un gözleri kararmıştı. Elleri Jimin'in pantolonunun düğmesine ulaştı. Dar pantolonu çekiştirerek çıkardı. Boxerıyla kalan Jimin parmaklarını Taehyung'un bol pantolonuna uzattı.

Taehyung'un ikisini de tüm kıyafetlerinden ayırması 10 saniye sürmemişti. Sertlikleri birbirine değerken aynı anda sızlandılar. Taehyung'un uzun parmakları önce Jimin'in dudaklarının arasına, ardından derinliklerine ilerlediğinde gözlerini Jimin'in yüzünden ayırmamıştı. Miniğini yeterince hazırladığını anlayınca parmaklarının yerini kendi sertliği aldı. Jimin'in boğazından yükselen inlemeyi Taehyung'un sırtına bıraktığı tırnak izleri takip etmişti.

"Kasma kendini, hadi sevgilim." Jimin'in kapalı gözleri açılıp da Taehyung'u bulunca hırsla tırnaklarını daha sert bastırmıştı pürüzsüz sırta. "Ah, acıdı."

"Benimki daha çok acıyor. Kosmo kondono." Taehyung'un abartılı bir taklidini yapışı üstündeki esmeri güldürmüştü. Gülerken fark etmeyip daha derine ilerlemesiyle ise sırtına bir tokat yemişti Taehyung. "İnadına mı yapıyorsun Tae, hı?"

"Chim, istemiyorsan..." Jimin onu hiç zorlanmadan yanına itip üzerinde yerini aldığında Taehyung kuracağı cümleyi unutmuştu.

"Güzel yüzümden etkilenip ne yaptığını unutuyorsun. Bu sefer ben yöneteceğim." Ciddiyetle kurduğu cümle Taehyung'un sertliği yüzünden bir inlemeyle devam etti. Uzun bedenin üzerinde hareket ederken hayranlıkla onu izleyen sevgilisinden habersiz görünüyordu.

Taehyung yakında geleceğini Jimin'in hızlanan hareketleriyle fark etmişti. Yatakta doğrulup bedenlerini olabildiğince yaklaştırırken Jimin kendini sertliği etrafında kasıyor, Taehyung'un gözlerini karartıyordu. Jimin'i belinden sıkıca tuttu. Hareketlerini yönlendirmeye başladı. Bir süre sonra sıcaklığı Jimin'i doldurmuş, Jimin ise bu hisle ikisinin karnını kirletmişti. Taehyung hareket etmeden Jimin'in dudaklarına uzandı ancak sevgilisi konuşmayı seçmişti.

"İyi ki doğdun sevgilim." Taehyung afallarken sordu.

"Ne?" Jimin yüzünde sıcak gülümsemesiyle onun ıslanmış saçlarını arkaya atmış, Taehyung'un terli alnını açığa çıkarmıştı.

"Bugün senin doğum günün şapşal, saat 12'yi geçti. İyi ki doğdun."

Bu sefer Jimin uzanıp onu öptü. Taehyung öpücüğüne karşılık verirken onun içine biraz ilerlemişti. Jimin öpücüğü kesmeden Taehyung'un kucağında hareketlendi. Doluluk hissi içindeki kaygan sıvıyla birleşince tuhaf hissetmiş, çareyi hareketlenmekte bulmuştu. Öpücüğün ortasında derin bir şekilde inlediğinde Taehyung dudaklarını ayırdı.

"Canını acıtmak istemiyorum. Doğum günüm diye kendini zorlamamalısın." Jimin kendini ona bastırmadan önce Taehyung'un ensesindeki saçlarını çekiştirerek homurdandı.

"Tahminen ne zaman konuşmayı kesip inlemeye başlarsın yakışıklı?"


Diyalogsuz yazamıyorum, asla hem de...

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı beklerim efenim.

Mint ScentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin