32. Kabus

84 8 1
                                    

Yoonkook bir önceki bölümde romantik anlar yaşarken bakalım restoranda neler olmuş?

~Dünya


Nisan omuzlarına konan ceketle irkilmişti. Tanıdık nane kokusunu duyduğunda gözlerini kırpıştırdı. Bakışlarını manzaradan ayırmadı. Taehyung da dönüp onun baktığı yönü izlemeye başladı.

"Neden çıktın bu soğukta buraya?" Nisan şarabından bir yudum aldı duyduğu soruyla.

"Hava almak istedim. İçerisi biraz bunaltıcı geldi."

"Varlığım seni rahatsız mı ediyor?" Taehyung'un ani cümlesiyle dönüp onun yüzüne baktı. Oldukça ciddi duruyordu.

"Senin varlığın başıma gelen en güzel şey falan. Ne saçmalıyorsun sen?" Taehyung bu cevapla afallamıştı. Bunu duymayı asla beklemiyordu. Son günlerdeki Nisan bu cümlenin tam zıttıydı çünkü. Bedenini tamamen kıza döndürdü.

"O zaman neden kaçıyorsun? Kaç gündür neden bu kadar uzaksın bana?" Nisan yutkundu. Aklındakileri öylece onun önüne saçamazdı. Yalan söylemek de istemiyordu.

"Öyle gerekiyordu." dedi klasik bir kaçış cümlesi kullanırken. Yalan da söylememişti, gerçekten öyle gerektiğini düşünüyordu.

"Nisan böyle geçiş..." Taehyung sesini yükselteceği sırada lafı bölünmüştü.

"Dün akşam..." dedi Nisan hızla. Taehyung'u susturabilmişti. Devam etti. "Neler olduğundan haberim var. Ben, sizi biliyorum. Aranızda ne geçtiğini yani."

"Nisan ben..." Nisan sonunda bedenini ona çevirmişti. Onun bu hareketiyle yeniden susmuştu Taehyung. Başını önüne eğdi.

"Rüya gördün mü?" Taehyung başını kaldırıp anlamaz gözlerle baktığında sorusunu detaylandırdı. "Bugün uyuduğunda herhangi bir rüya gördün mü? Bu sefer kim ölüyor?"

"Sen bunu nereden öğrendin?" Nisan omuz silkmişti.

"Menajer Sejin'den. Özelliğinin ne olduğunu yani. Gün içinde uyuduğunu Jimin söylemişti." Taehyung yerinde dikleşti.

"Yoksa diğerini de mi Jimin söyledi?" Yumrukları sıkılıydı ve her an kavga çıkarmaya hazır duruyordu. Nisan ise sakin kalmakta oldukça kararlıydı.

"Konumuz bu değil Taehyung."

"Ama bu olmalı. Bu öylece geçiştirip rüyamı sorabileceğin bir konu mu gerçekten?" Nisan başını salladı.

"Evet. Şimdi rüyana dönelim. Kim ölüyor?"

"Bilmiyorum! Kahrolası kızın bileğini görebildim sadece! O aptal dövmeden başka bir şey hatırlamıyorum."

"Ne dövmesi?" dedi Nisan dişlerini sıkarken. Sol bileğini bedenine yapıştırmıştı. Eğer Taehyung o cümleyi kurarsa bu anında her şeyi öğrenmesine sebep olurdu. Bileğini daha da bastırdı kendine.

"Sadece olması gereken buydu." diye mırıldandı Taehyung. Nisan ise annesinin son hediyesi olan, bir önceki gece bileğine bir şeytan tarafından kazınan cümlenin kulağında yankılanışını duydu. "Cümle buydu. Ama kızı görmedim. Canı çok yanıyordu. Onu bulmam lazım."

Nisan panikle elindeki kadehi bırakırken yere düşüp parçalara ayrılma sesi ikisinin de irkilmesine sebep olmuştu. Taehyung hemen uzandı ve kızın buz gibi olan ellerini tuttu.

"Nisan, iyi misin?" Nisan onun ellerinden kurtuldu hızla.

"Evet, sadece bizzat duyunca korktum biraz. O kızı bulman bir şeyi değiştirmeyecekken neden bulmak istiyorsun? Neden kendine bu eziyeti yapıyorsun?"

Mint ScentWhere stories live. Discover now