50. Nerede?

69 8 3
                                    

Geçiş bölümü olduğu için bir miktar kısa, sonraki bölüm güzel sürprizlerim var ;)

~Dünya


"Telefonları kapalı. Taehyung'un arabası da ortalıkta yok."

"Sakin ol Namjoon. Arabayla bir yerlere gitmişlerdir işte, boşuna telaşlanıyorsun." Namjoon konuşan Yoongi'ye döndü yavaşça.

"Evden başka nereye giderler ki hyung? Dışarıda öylece gezemezler, gezseler anında duymaz mıydık? Mutlaka birileri fotoğraflarını çekerdi."

"Ya bulmuşlardır bir yer Namjoon hyung." dedi Jungkook sakin bir ses tonuyla. "Çocuk değiller sonuçta. Birkaç saat bekleyelim, hala haber çıkmazsa soruşturmaya başlarız yavaştan." Yoongi uzanıp Jungkook'un alnını öptü.

"Hadi sen dinlen biraz. Dönerlerse haber veririm ben sana." Jungkook onun tişörtünün eteklerini kavradı.

"Sen de gelsene. Ben uyuyana kadar en azından."

"Of yeter. Gidin aşkınızı odanızda yaşayın. Biliyoruz diye bu kadar da ortada olunmaz ki canım." Jungkook sesli bir kahkaha patlattı Seokjin'in çıkışına karşılık.

"Hyung kıskanma!" Neşeli seslenmesi Seokjin'in üzerine yürümesiyle sonuçlanmıştı. Yoongi'yi elinden çekiştirerek merdivenlere yöneldi maknae.

"İyilerdir değil mi?" demişti kapıdan girdikleri an. "Aşağıda öyle konuştum ama ben de endişeliyim Gi."

"Beraberler Jungkook. Eminim iyilerdir." Jungkook sevgilisinin bedenine yaklaşırken mırıldandı.

"Yani biz de beraber ortadan kaybolsak mesela, iyi olurduk değil mi Min Yoongi?" Yoongi kaşlarını çatarak yatağı işaret etti.

"Saçma saçma konuşma da yat şuraya. Dinlen biraz." Jungkook omuzlarını düşürüp yatağa uzandı. Yoongi hızla koluna yapışmıştı. "Öylece mi yatacaksın Kook? Üzerini değiştirelim önce."

"Ya üç saniye önce yat dedin." Jungkook homurdanırken Yoongi pijamaları onun suratına fırlatmıştı.

"Kafamı karıştırıyorsun, ne yapayım?" Jungkook kazağını çıkarıp ayağa kalktı. Yeniden Yoongi'ye yaklaştığında kolunu onun beline sarmıştı.

"Kafanı karıştırıyorum demek." Soru sormaktan çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. Dudakları Yoongi'nin boynunu bulurken ensesini sıkan parmaklar uyarı niteliğindeydi. "Benim bu uyarıları hiç ciddiye almadığımı biliyorsun sevgilim."

"Bunu alman lazım çünkü telefonun titredi aptal." Jungkook oflayarak cebinden telefonunu çıkarmış, ekranı açmıştı. Jimin'den bir fotoğraf geldiğini gördü bildirim çubuğunda. Mesaja tıkladığında tek bir şey söyleyebildi maknae.

"Oha, saçlarına bak!"


Renk tahminlerini alayım?

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı beklerim efenim.

Mint ScentWhere stories live. Discover now