35. Patika

73 8 3
                                    

Bölüm hakkında yapacak ön yorumum yok. Ancak, ilk defa bölümü bir şarkıyı dinleyerek okumanızı öneririm, Jimin'in Nisan'la konuşmasında şarkıyı başlatabilirsiniz.

~Dünya


"Et yapalım." Seokjin'den çıkan fikri herkes onaylarken bahçede hazırlıklara başlamışlardı. Kaldıkları yer kiralanan bir kulübeydi ve kendi yemeklerini kendileri yapacaklardı. Geçirdikleri stajyerlik zamanlarını hatırlatan bir tatil olacağı şimdiden belliydi. Kulübenin tek odasında sekiz kişi birlikte uyuyacaklardı.

"Biz etleri alıp geliyoruz. Marketten başka bir şey isteyen var mı?" Yoongi Jungkook'u kolundan çekerken diğerlerine seslenmişti. Seokjin eline bir kağıt tutuşturdu. Elindeki listeye göz geçirip başını sallamıştı daha genç olan.

Jeju'nun sakin bir bölgesine gelmişlerdi. Kiraladıkları arabaya binip çok da yakın sayılmayan markete doğru yola çıktılar. Jungkook'un yoldaki bakışları arada bir yan koltuktaki Yoongi'yi buluyordu. Siyah saçlı bunun farkındaydı ve bakışların süresi uzadıkça kendini endişelenmekten alıkoyamadı.

"Yola bakar mısın Kook? Araba kullanıyorsun." Jungkook'un bakışları yola dönerken dudağını büzdü. Yoongi onun yakınmaya başlayacağını düşünse de mor tutamlarını sallayarak gözünün önünden uzaklaştıran çocuk tek bir cümle kurmuştu.

"Ben seni çok özledim." Yoongi iç çekip etrafa bakındı. Patika bir yolda ilerliyorlardı ve akşam çökmeye başladığından kimse yoldan geçmiyordu. Issız yolda tek başlarına kalmaları işine gelmişti.

"Durdur arabayı." dedi tek nefeste. Jungkook'un kaşlarını çattığını görebiliyordu. "Kook, dursana." deyiverdi bir kez daha. Jungkook ani bir frenle dururken ikisi de hafifçe öne savrulmuştu. Yoongi'ye döndü.

"Hyung, neden..." Ensesinden tutulup bir öpüşmeye çekilirken lafı yarım kalmıştı. Elleri hızla Yoongi'nin sırtını bulmuştu. Nefes almak için ayrıldıklarında Yoongi'nin elleri yanağını okşuyordu. Alınlarını birbirine yasladılar sözleşmiş gibi. Jungkook derin bir nefes verip geri çekildi. Yoongi'nin sorgulayan bakışları arasında arka koltuğu işaret etmişti. Önce kendisi arka koltuğa geçmiş, öndeki sevgilisini de elinden tutup yanına çekiştirmişti.

✧✧✧

Onların birbirlerini severek geçirdiği dakikalar ilerlerken diğerleri de evin etrafını dolaşmak için yürüyüşe çıkmışlardı. Nisan, Hoseok'un kolunun altına sığınmış, etrafı izliyordu. Arkasına dönüp baktığında Taehyung'la göz göze geldi. Hoseok'tan ayırdığı bedenini Taehyung'un kolunun altına sokmasıyla çocuğun şaşkınlığı yüzünden belliydi.

"Tae, naber?" Taehyung gözlerini inanamazca açıp Nisan'a bakıyordu. Ne olmuştu da bu kadar neşeliydi? Öleceğine emindi üstelik. Ölüm eşiğinde bir insan bu kadar hayat dolu olur muydu? Burnunu kızın saçları arasında gezdirirken Nisan'ın bedenindeki gerilmeyi hissetti. Tanıdık koku gözlerini yaşartmıştı. Ne zamandır almıyordu bu kokuyu? Bir asır gibi hissetmişti bu denli sevgi duyduğu kızdan uzak kaldığı zamanı. Nisan beline kollarını sıkı sıkıya dolarken onu biraz daha kendine bastırdı.

Jimin gözleri yaşararak izliyordu yanındaki ikiliyi. Canı inanılmaz yanıyordu ancak Nisan'ın kendine nefretinin azaldığını fark edebilmişti. Neyi vardı kızın? Nefretinin bu denli azalması pek normal sayılmazdı. Nisan'la konuşmak için uygun zamanı kollamaya başlamıştı.

"Hadi dönelim artık. Jungkook mesaj attı, dönüş yolundalarmış." Namjoon telefon ekranını sallayarak konuştuğunda herkes adımlarını aksi yöne çevirdi. Jimin aradığı fırsatı bulmuş gibi görünüyordu.

Mint ScentOù les histoires vivent. Découvrez maintenant