18. Nesin?

80 7 2
                                    

Ben bir şeylere kalkıştım, umarım seversiniz.

~Dünya


Sol bacağımın üstündeki buz torbasını yavaşça kenara koyup yataktan kalkmayı denedim. Bacağımdaki yanma gözle görülür şekilde azalmıştı. Odayı terk ederken yatağa yatmam için yapılan baskıyı anlamsız buluyordum.

Shin Mi çekip gitmişti. Taehyung'un söylediklerinden sonra o ikisine yüzünü buruşturarak bakmış, hiç beklemeden evi terk etmişti. Sessizce gideceğine asla inanmazdım, bence bir şekilde yine karşımıza çıkacaktı.

Herkesin aşağıda olduğunu düşünerek harekete geçirdiğim adımlarım, duyduğum tiz inlemeyle geri dönmüştü. Sesin Jimin'in odasından geldiğini biliyordum, hatta Jimin'e ait olduğuna dair bahse girebilirdim. Kapısına kadar geldim. Yemin ederim ki kapıyı çalacaktım, eğer Jimin dün akşamki inlemesiyle hiç alakası olmayan bir şekilde acıyla inlemeseydi. Hızla açtığım kapıdan içeri daldım. Açık balkon kapısı arkamdaki kapıyı çarptırırken balkon zemininde gördüğüm bedenle yanına koştum.

"Jimin?" Telaşlı sesimle kollarından indirdiği pijamasını omuzlarına geçirdi. Hareketiyle kaşlarım çatılırken acısına odaklanmayı denedim. Yine de içimden sorgulamadan duramamıştım. Jimin yanımda üstsüz kalmaya çekinmezdi ki.

"Nisan, gider misin?"

Dişlerinin arasından sorduğu soruyu bir inleme takip etti. Bilinçsizce elim sırtını bulmuş ve bedenini sarmıştı. Sağ elimdeki batma hissiyle elimi sırtından çektim. İşaret parmağımdaki kızarıklığı fark ettim. Jimin'i bulan bakışlarım parmağıma ne battığını onun bildiğini kanıtlar gibiydi. Sırtını kapatışı aklıma geldiğinde pijama üstüne uzandım. Sırtında bir sargı, bant ya da benzeri bir şey olmalıydı ki elime batmıştı. Sırtını açamadan kendimi yerde buldum. Şaşkın bakışlarım tepemdeki yüzüne odaklandı. Acısını unutmuş ve tamamen bana engel olmaya odaklanmış gibiydi.

"Jimin, ne yapıyorsun?"

"Sırtıma dokunamazsın." İşaret parmağımı yüzüne doğrulttum.

"O bin bir çabayla sakladığın sırtında ne var bilmiyorum ama elime battı. Şimdi sargı mı var yoksa başka bir şey mi görmeme izin vermek zorundasın."

"Ne kadar süredir bizimlesin Nisan?" Kaşlarım çatılmıştı. Artık beni zorla tutmuyordu, üzerimden kalkmıştı. "Ah, daha doğrusu ne kadar süredir Taehyung'lasın?"

"Bilmem, 3 ay falan olmuştur." Beni elimden tutup onun gibi yere oturmamı sağlamıştı.

"Sırtımı görmene gerek yok. Çok yakında aynı ağrıları çekeceksin zaten."

Kurduğu cümleyle dün akşam sırt üstü yatamadığımı, bu yüzden canımın yandığını ve tam uyuyamadığımı hatırladım. Çok sıradan bir kas ağrısı olduğunu düşündüğüm ağrıyı şimdi sorgulamaya başlamıştım. Oysa dün gece oldukça normal karşılamıştım. Spor yapmayan biri olarak çektiğim ağrıyı duruş bozukluğuna, uyuyamamamı ise Taehyung'la Jimin arasında yaşananlara bağlamıştım.

Jimin'in parmakları sırtımı bulduğunda kürek kemiklerimden birine hafifçe bastırmıştı. Sırtıma yayılan sızı dişlerimi sıktırmıştı bana. Ne olduğunu gram anlamamıştım. Ama sırtımda bir şey vardı, hissedebiliyordum.

"Tanrım, çoktan başlamış. Nasıl olur da hiç acı çekmezsin?"

"Dün akşam sırtım biraz ağrıyordu. Basit bir kas ağrısı diye düşündüm aslında." dedim hala bir şey anlamazken.

Mint ScentWhere stories live. Discover now