14. Kayıp

77 8 1
                                    


Bir önceki bölümde her şeyi berbat ederken bu bölümde toparlayabilmiş miyim, bakın bakalım.

~Dünya


Gözlerim birbirine yapışan göz kapaklarım yüzünden güçlükle açılırken ilk gördüğüm tavan olmuştu. Odada yalnız olmadığımı nefes alışveriş sesinden ayırt edebiliyordum. Başımı sağ tarafıma çevirdiğimde Jimin'in omzuna düşmüş başını gördüm. Fan buluşmasında giydiği kıyafetlerle ve silinmemiş makyajıyla rahatsız bir pozisyonda uyumasına rağmen iyi görünüyordu.

Ağzımı araladım ve boğazımdaki kuruluk hissiyle elim boynumu buldu. Susamıştım. Sağımdaki komodinde bir bardak su vardı. Plastik küçük kutu ters duruyordu ve doluydu. Almak için elimi uzattığımda vücudum da hareket ettiği için canım yanmıştı. Dişlerimi sıkmama rağmen tutamadığım inleme, tam görüş açımdaki yüzün gözlerini açmasına neden olmuştu. Daha yeni uyandığı için sendeleyen vücudu, son anda yatağa tutunarak düşmekten kurtulmuştu.

"Nisan, iyi misin?" Güçlükle yutkundum.

"Jiminie, susadım." Fısıltımı neyse ki duymuş ve hafifçe doğrulmama yardım etmişti. Bana suyu içirip yeniden yerime yatırdı.

Odada sadece ikimiz vardık. Taehyung tuvalete ya da doktorla falan konuşmaya gitmiş olmalıydı. Herhangi bir kırığım yok gibi görünüyordu. Kaldırmaya çalıştığım kollarım ağrırken dişlerimi sıktım. Hareket etmeye çalıştığımı gören Jimin telaşla ellerimi avuçları arasına almıştı.

"Neler oluyor Jimin? Her yerim ağrıyor." Kaşları kalktı.

"Öyle mi? Doktoru çağırayım o zaman, ağrı kesicilerin etkisi geçti demek ki." Elimi bırakmasına izin vermeden önce yüzüne baktım. Tek kalmak istemiyordum.

"Taehyung nerede Jimin?" Elini elimden kurtarırken konuştu.

"Ağrıların ciddi olabilir. Doktoru çağırmaya gidiyorum." Odadan hızlı adımlarla çıkmıştı.

Taehyung'un hala gelmemesini hiçbir açıklamaya dayandıramıyordum. Son hatırladığım ağlayan yüzüydü ve o haldeyken beni bir an bile bırakmasını beklemezdim. Nerede olduğunu Jimin'den mutlaka öğrenmeyi aklıma yazarken doktor, Jimin'le birlikte odaya girdi.

"Ağrınız varmış. Ağrı kesici yapmaya geldim." Elindeki iğneyle yanıma yaklaşan doktora baktım.

"Neyim var?" diye sormuştum kısaca.

"Neyse ki başınıza veya hayati bir organınıza bir zarar gelmemiş. Sadece darbeden kaynaklanan çürükleriniz var. Onların da iyileşmesi çok sürmez, merak etmeyin." İğneyi yapıp odadan çıktığında koltuğa oturmuş Jimin'e döndüm.

"Taehyung nerede? Şimdiye kadar gelmesi gerekirdi." Başını kaşıdı.

"Onun ailesinin yanına gitmesi gerekti. Büyükbabası hastalanmış." Kaşlarım çatıldı. Yalan söylüyormuş gibi durmuyordu. Peki neden doğru değilmiş gibi hissediyordum?

"Peki durumumu biliyor mu?" Eğer büyükbabasıyla ilgileniyorsa aklının bende kalmasını istemezdim.

"Biliyor." diye fısıldamasını zor duymuştum. "Dedesiyle ilgili acil bir durum çıkınca apar topar gitmek zorunda kaldı. Biliyorsun, büyükannesiyle ilgili hala üzülüyor, yeterince yanında olamadığını söylüyor."

"Biliyorum. Derdim gitmesi değil. Sadece meraklanmasını istemem." Gülümsedi.

"Bir sorun yok. Sana bakacağıma dair söz verdim." Ben de gülümsemiştim. Ne de olsa Taehyung birkaç gün sonra gelirdi değil mi? İçime dolan korkuyla tek başıma mücadele etmeme izin vermezdi.

Mint ScentWhere stories live. Discover now