Metrodan indikten sonra uzun ve iki yanı sitelerle çevrili sokağa giriş yaptım. Güvenliğimiz Mehmet Abi beni görünce başıyla selam verdi. "İyi geceler, Mehmet Abi," diye seslendim siteden içeri girerken. Yine ufak televizyonun sesini sonuna kadar açmış olmalıydı ki beni duymadı. Muhtemelen şu iç kanatan acıklı Türk dizilerinden birini izliyordu. Bir göz attım. Evet, tahminim tutmuştu ama bu sefer izlediği şey haberlerdi. Üniversite sınavlarının sonuçları açıklanmıştı. Gerçi hoş, ben Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce öğretmenliği bölümünün üçüncü senesini bitiriyordum. Stajlarıma ve tezimi yazmama bir senem kalmıştı.
Tenha sitenin içinde adımlamaya devam ederken dairemizin bulunduğu bloğa sapmayıp çocuk parkına yürüdüm. Salıncağa oturdum ve cebime attığım sigara paketinden bir tane çıkardım. Sigarayı dudaklarımın arasına sıkıştırdıktan sonra kırmızı zippomla -annemin hediyesiydi- ateşini yaktım ve hemen akabinde sigaradan ilk nefesi çektim. Boğazıma ulaşan mentol tadı istemsizce gülümsetti. Sigara içince karnım acıkırdı ama pis boğazlık edip anneme ayırdığım sanat eserimden kemirmeyecektim. Eh, sanat eseri derken boşa gitmesin diye kurtardığım vejeteryan pizzamı kastediyordum. Sigaramdan bir nefes daha aldım ve dumanını havaya üfledim. Tam o sırada yanımdaki salıncağa biri oturdu. Kırmızı saçlarını görür görmez kim olduğunu anladım; karşı komşumuzun kızı Asena'ydı. "Selam," dedi gülümseyerek, "bir dal verir misin?"
Elbette, diye iç geçirdim, tabii ki de sigaramda gözü olacaktı. Bu kız kadar duman altı yaşayanına rastlamamıştım zaten. Ot kullandığı göz altlarından belliydi.
Sigara paketinden bir tane çıkarıp dudaklarının arasına koydum ve zippomla ateşini yaktım. "Eyvallah," diye güldü.
Sessizce sigaramı içtim ve izmaritini kuma atıp ayağımla ezdim. "Sınavlardan n'aber?" diye sordum sessizliği bölerek.
"İyi. Marmara Üniversitesi'ni yazacağım," derken kahverengi gözleri beni buldu, "hukuk istiyordum, biliyorsun."
Gülümsedim. "Yakın da hem... güzel seçmişsin."
"Aynen. Şu ikinci sınavları da atlatayım hallolacak her şey," dedi kendinden emin bir şekilde. Doğrusu şu kızdaki güvene hayran oluyordum. "Senin nasıl gidiyor?"
"Eh," diye dudak büktüm, "gidiyor bir şekilde. Vizelerim bitti," deyip nazikçe güldüm.
Bana gülümsemekle yetindi. Kucağımda duran çantamı işaret ettiğinde içinden kaymak üzere olan kitabımı gösterdiğini fark ettim. "Sen de mi okuyorsun onu? Pek klasik sevmem ama hoşuma gitmişti," dedi hemen üzerine.
Mavi renkli kitabı elime aldım. "Evet," güldüm, "sınav için okuyorum, yalan olmasın."
Kıkırdadı. Aramızdaki zar zor giden sohbeti devam ettirmeye çalışıyor gibiydi. Asena'yla onca senedir tanışıyor olmama rağmen yaş farkından mıdır bilmesem de aramızda hep bir duvar olurdu.
"Olsun, seversin belki," dedi kitabı elimden almak için uzanarak. Soğuk elleri tenime çarptı.
"Trajikomik bir aşk hikayesi gibi," diye devam etti, "aşkın gözü kör olur."
Dediklerinden bir şey anlamadım ama sözlerine katılırcasına başımı salladım. Başını kaldırdı ve sigarasından aldığı nefesi duman olarak geri verirken yüzüme üfledi. Bir süre anlamsızca bakıştık. Hemen sonra soğuk elleri yanağımı tuttu ve yüzünü birkaç milim ötemde, dudaklarınıysa dudaklarımın üstünde buldum. Öpücüğüne karşılık verirken aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Bu durum oldukça absürttü. Neden öpüşüyorduk Allah aşkına?
Bir anda geri çekildim. Sanırım Asena'nın kafası gidikti. Bunu kızarmış gözlerinden anlamam gerekirdi. "Kusra bakma," dedi mırıldanır gibi sessizce. Onu evine bırakmak için elimi uzattım.
"Sorun değil," diye söylendim, ancak nedense içimde bir yerlerde Azra'ya ihanet etmiş gibi hissetmekten kendimi alıkoyamadım. C bloğunun ikinci apartmanına yürürken belki bildirim gelmiştir umuduyla hevesli bir şekilde telefonumun ekranına baktım. Ne var ki telefonum tertemiz bir ekran ile bana alaylı alaylı göz kırptı.

YOU ARE READING
🍕Vegan Pizza ⚢
Teen FictionYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...