Azra ile Dolunay salıncakta sallanırken ortada duran masanın üzerindeki telefondan gelen müzik sesi etrafın sessizliğini alıyordu; Dolunay Youtube'da düzenlediği müzik listesini açmıştı ve Duman'dan Senden Daha Güzel çalıyordu. "Kimseyi tanımadım ben senden daha güzel," diye mırıldanmaya başladı Azra. O sırada balkona elinde bir meyve tabağıyla Tayfun Abi girdi. "Umarım keyfinizi bölmüyorumdur, bayanlar. Bizimkiler bunu yolladılar size," deyip önümüze meyve tabağını bıraktı. "Şu da benden olsun, sakın söylemeyin," dedikten sonra küçük bir şişe de viski koydu köşeye.
"Dayı ya, ne alemsin," diye güldü Azra.
Tayfun Abi sırıtarak parmağını dudağına bastırdı ve 'şşş' sesi çıkardı, ardından balkondan ayrıldı. Azra salıncakta uzanırken hemen yanı başını işaret etti. "Gelsene." Sandalyemden kalktım ve gösterdiği yere oturdum. Kolunu omzuma atarak beni göğsüne yatırdı.
"Sağ olun valla, sayenizde fazlalık gibi kaldım burada," diye seslendi Dolunay hemen Azra'nın öteki yanından. Azra ile birlikte kıkırdadık. Bir yandan parmaklarını kolumun üzerinde tüy gibi hafifçe gezdiriyordu. Diğer elini üzerine giydiği hırkanın cebine soktu ve içinden birkaç bozuk para çıkardı. Ay ışığının altında bunların cent olduğunu fark ettim. "Hırka anneannemindi, geçen yaz dedemle Amerika'ya gitmişlerdi," diye güldü ve centleri elime tutuşturdu, "al da kumbarana at bari. Para koleksiyonun vardı, değil mi?" Laf arasında söz ettiğim koleksiyonumu hatırlamasına şaşırsam da başımı salladım. "Bunlar benden sana iki kuruş o halde," dedi sevimli bir kıkırtıyla beraber. "Dolar falan olsun isterdim ama anneannem kuruş bırakmış."
Gülerek uzattığı bozuk paraları cebime koydum. "Zengin hissettirdi bayağı," diye ekledim dalga geçercesine.
"Tabi, kızım. Mis gibi Amerikan kuruşu," dedi o da benimle gülerken.
Dolunay yorgun yorgun esnedi. "Kızlar, sohbetinize doyum olmaz fakat ben yatsam iyi olacak," diyerek bize döndü. Azra ile yanaktan öpüştükten sonra bana sarılmak için kollarını açtığında kucaklamasına samimiyetle karşılık verdim.
"Seninle de tekrardan tanıştığıma çok memnun oldum, sevgili yengeciğim," dedikten sonra gülümsedi ve masanın üzerinde hala müzik çalmaya devam eden telefonunu eline alarak ayaklandı.
Azra Dolunay'a uzaktan bir öpücük attı. "İyi geceler, bebek."
Dolunay da el salladı. "Bana bakın, sakın gece gece içip sapıtmayın," diye uyardı balkondan çıkmadan önce.O gittikten sonra bir süre etrafa sessizlik hakim oldu. Ateş böceklerinin ve yoldan geçen insanların sesini dinledim. "Yarın uzun bir gün olacak," diye mırıldandı Azra, dayısının verdiği viski şişesinden bir yudum alarak.
Meyve tabağında kalan son kavun dilimini ağzıma attım. Aklıma gelen soruyu sormadan önce biraz düşündüm. "Şey ne zaman olacak?" diye geveledim zorlana zorlana; nasıl dile getirilir bilememiştim.
Azra neyi kast ettiğimi hemen anladı. "Öğle namazında," deyip şişeyi masaya koydu ve tabaktaki kirazları avuçladı. "Sabah erkenden kalkıp teyzemlerle annemin helvasını yapacağım," derken ilk defa sesi kırık çıkmıştı. Ona döndüğümde gözleri dolu doluydu. Beklemeden onu kollarımın arasına sardım. Sarılır sarılmaz sabahtan beri içine attığı göz yaşları kendini bırakmış gibi sessizce ağlamaya başladı. Onu böyle görünce ben de gözlerimin yaşlanmasını engelleyemedim. Bunun farkına varan Azra avuç içini ıslak yanağıma koyarak kendisine bakmama neden oldu ve yarım yamalak gülümsedi. "Sen neden ağlıyorsun?" diye sordu ardından.
"Sen ağlayınca duygusallaştım ben de birden," dedim boğuk bir sesle.
Nemli dudaklarını dudaklarıma bastırdı. "Yaramı unutturuyorsun," dedi suratından silinmeyen tatlı gülümsemesiyle. "İyi ki yanımdasın, deli."Ayağımızın ucundaki battaniyeyi üzerimize çektim. Şimdi işittiğim tek şey Azra'nın ritmik nefes alışverişi ile kalbinin tık tık eden sesiydi. Uykuya dalana kadar kollarının arasından bir milim dahi ayrılmadım ve salıncakta, hemen sıcak bedeninin yanında uzanmaya devam ettim.

YOU ARE READING
🍕Vegan Pizza ⚢
Teen FictionYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...