Annemin tabağıma koyduğu haşlanmış yumurtayı ikiye bölerken güneşli havanın aydınlattığı ağaçlara ve çevremdeki diğer bloklara dalgın dalgın bakınıyordum. Haziran ayının sıcak bir yaz sabahıydı yine, keyfimi yerine getirecek her şey etrafımda sanıyordum ama değildi; Azra yanımda yoktu ve aramız ilk defa bozuktu. Bakışlarım dakika başı telefonuma kayıyor ve umutsuzca ondan bir mesaj almayı bekliyordu.
"Neyin var, tatlım?" diye sorarak şu rahatsız edici sessizliğe son verdi annem. "Keyfin yok gibi. Uykunu mu almadın, yoksa bir şeyler yolunda gitmiyor mu?" derken kastettiği şeyi anlamak basitti tabi ki; Azra ile ilişkimden söz ediyordu.
Annem işte; bende bir şeylerin ters olduğunu anlamasına alışkındım. Ne kadar belli etmek istemesem de hemen seziyordu. Dün gecenin de etkisiyle, onunla aramda daha fazla yalan olmasını istemediğim için hemen dudaklarımı yalayarak anlatmaya hazırlandım.
"Azra ile tartıştık. Daha önce hiç böyle olmamıştı," dedim sessizce, bunu kabul etmek bile canımı sıkmıştı.
"Nazar mı değdirdim yoksa? Ne oldu, anlat. Belki faydam dokunur, kuzum," deyip uzanarak, destek olmak istercesine, masaya bıraktığım elimi tuttu.
"Yok canım, ne nazarı?" diye güldüm, "sadece ikimiz de tersinden kalkmışız anlaşılan bugün," iç çektim, "Azra biraz baskın karakterli bir kız," derken bakışlarım annemi buldu. Hala ona ilişkimde giden terslikleri anlatmak biraz garip hissettiriyordu; annemle daha önce bu konularda konuşmamıştım gerçekten. "Telefonumla oynanmasını sevmediğimi biliyorsun sen de. Aslında tam olarak mesele bu değildi ama sabah uyandığımda telefonumu elinde bulunca biraz rahatsız oldum," tabağımın köşesinde duran bardağı alıp suyumdan yudumladım, "geçen gece de arkadaşımla buluşacağımı söyledim diye hemen evden çıkıp yanımıza katıldı. O kadar problemmiş gibi görünmüyor belki ama bana karşı çok güvensiz ve kıskanç davrandığını hissediyorum. Ben de bunu kibar bir şekilde dile getirmek istedim fakat olanı gördün işte. Ufak bir kavga ettik odamdayken," dedikten sonra bakışlarımı kaçırdım ve oynayıp durduğum tabağıma göz attım. İştahım kaçmıştı; hiçbir şey yiyesim gelmiyordu.
"Seni sadece kendine saklamak istiyor gibi," dedi annem, gülümseyerek moral vermeye çalışırken. "Bence eğer seni gerçekten seviyorsa hatasının farkına varır yakında, bebeğim. Üzülme, her ilişkide olur böyle tartışmalar. Ne diyorlardı, tuzu biberi mi?" diye güldü ardından da.
Annem belki de herkesin söyleyeceği kelimeleri sarf etmişti ama biraz da olsa iyi hissetmemi sağlamaya yetmişti. İkimiz de düşünüp sakin kafayla konuşmalıydık tekrar, böylece daha az kırıcı olurduk en azından.
"Sanırım beklemek en iyisi," deyip ayaklandım. Annemin yanağına kocaman bir öpücük bıraktım, "sana afiyet olsun, anniş. Ben odamda olacağım," dediğim gibi henüz dokunmadığım tabağımı -olur da belki iştahım geri döner umuduyla- yanıma alarak balkondan ayrıldım. Annem ile keyifli bir kahvaltı yapmayı ben de dilerdim fakat şuanda biraz yalnız kalmayı ve odamda zaman geçirmeyi istiyordum.
Koridora girdiğim anda telefonum titredi ve bir mesaj bildirimi geldi. Telefonumun ekranını açarken odamın içine adımladım ve kapıyı da üzerime kapattım. Henüz açmadığım iki bildirim ile beraber Azra'dan gelen bir mesaj vardı. Azra'nın mesajına dokundum.
Azra Sezgin:
evdeyimHemen yanıt vermek istercesine parmaklarımı klavyede gezdirmeye başladım.
Ben:
ders mi çalışacaksın?
Azra Sezgin:
bir arkadaşım arayacak
onunla konuşacağım şimdiBen:
kim?Azra Sezgin:
DorukKan basıncımın hızlandığını hissettim. Bu kız şaka mıydı ya? Hem yanımdan derslerim var diye ayrılıyor, hem de arkadaşıyla konuşacağını söylüyordu!
Ben:
nereden arkadaşınAzra Sezgin:
eski bölümümden
biliyorsun değil mi
ben sadece kızlardan hoşlanıyorum?Off ya! Azra onu bir anda sorguya çektiğimin farkına varmıştı demek.
Ben:
yok sadece merak ettimAzra Sezgin:
tabi tabi 😒Ayy emoji atmıştı! Aramız düzeliyor demek olabilir miydi bu? Yok canım, ben abartıyordum yine.
Azra Sezgin:
bu arada için rahat etsin
doruk da eşcinselYüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım. Allahım ya, ikimiz de kıskancın tekiydik işte!
Ben:
pekala iyi sohbetler sizeAzra Sezgin:
sağ ol
sonra da teste otururum ben
sen ne yapacaksın?Sıkıntıyla nefesimi verdim. Ne yapacaktım? Hiçbir şey yapmayacaktım muhtemelen, telefonumla ilgilenmek hariç.
Ben:
hiç odamdayım
telefonumla ilgileniyor olurum
bir şey olursa yazarsınAzra Sezgin:
tamam 👋🏻Göz devirdim. Daha samimiyetsiz bir sohbet olamazdı yani! O emoji neydi ki şimdi? Yok muydu bir öpücük falan? Çok mu görüyordu bunu bana?!
Derin bir nefes aldım. Yatağıma uzanmadan önce elimde kalan tabağı baş ucuma koydum ve kafamı dağıtmak için telefonumdan Instagram logosuna dokundum. Sabah, henüz konuşmamız tartışmaya dönüşmemişken Azra'ya sorduğum şey geldi aklıma; resmimizi paylaşmak istemiştim. Ne olacak ki şimdi koysam? diye düşünerek Instagram'dan çıkıp Azra'nın telefonumda oluşturduğu Sevgilim❤ isimli albüme girdim. Lunaparktayken çektiğimiz fotoğraflardan, Eskişehir'de çekildiğimiz fotoğaflara kadar birçok anı vardı albümde. Bunları görünce moralim bozuldu iyice. Belki ben de biraz takıntılı davranıyordum ama huyum buydu, ne yapayım? Yine de Azra'nın üzerimde kurduğu kontrolü değiştirmiyordu; ikimizin de haklı ve haksız olduğu yerler vardı.
Dün gece çekilen bir fotoğrafa dokundum. İrem çekmişti bunu, Azra ile çarpışan arabanın içindeydik ve birbirimize sarılarak kameraya gülüyorduk. Fazla düşünmeden fotoğrafı Instagram'da paylaştım ve Azra'yı etiketledim. Altına da bir not düştüm.
Hep beraber, hep gülerek💕

ŞİMDİ OKUDUĞUN
🍕Vegan Pizza ⚢
Genç KurguYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...