"Hallederiz, gel," dedi Kerem ve onu içeri çağırdı. Büşra'nın burada oluşu öyle saçma geliyordu ki herhalde bu durumun o da farkına varmış olmalıydı; somurta somurta oturuyordu. Hava neredeyse kararmıştı ve Kerem sözde bizi şu Azra'nın gitmek istediği Barlar Sokağı'nda gezmeye götürecekti. Baş belası Büşra da yanımızda bitecekti şimdi, off!
"Ben yapayım istersen, yorgun görünüyorsun," diye göz kırparak araya girdi Tuvana. Bakışları Büşra'yı süzmeye devam ederken ekledi. "Sen de git kızlarla ilgilen. Bir oturamadın rahat rahat zaten."
Kerem dünden razı bir tavırla tek kelime etmeden omuz silkti ve işi Tuvana'ya teslim etti. Büşra'nın ise gıkı çıkmıyordu. İçten içe nasıl küfrediyorduysa kulağımın çınlamasından sağır olacaktım yahu! Kerem Azra ile oturduğumuz masaya bir sandalye çekti ve yanımıza yerleşti.
"Allah razı olsun ya," dedi Azra dalga geçerek, "Neden geldi hala anlamış değilim. Ona karşı kibar davranmaktan sıkıldım," iç çekti. "Sanırım o dövmeyi sildirmesi beni aştığına dair bir adım falan," diye söylendi ardından.
"Hava da karardı," diye konuyu çevirdim; daha fazla o kız hakkında söz edesim yoktu şuanda. Hemen iki adım ötemizde olması yetiyordu!
"Aynen ya. Kerem Bey bizi pek gezdirdi. Baksana, eğlenmekten halim kalmadı," dedi Azra aynı alaylı sesle, aynı zamanda esnermiş gibi taklit yaparak.
"İyi madem, hadi kalkın," der demez sandalyelerimizi geriye doğru çekti Kerem. "Sizi biraz bizimkilerle tanıştırayım. Şimdiden diyeyim, hiç öyle heyecanlanıp da Amerikan ergenleri gibi takılacağınızı düşünmeyin. Türk gibi oturup rakı sofrasında sohbet edilecek önce," diyerek göz kırptı güle güle.
"Oha şaka mı yapıyorsun?" diye araya girdim kendimi tutamayıp, "ben uyarım valla. Kaç sene oldu bir rakı sofrasına oturmayalı." Azra dediğimi duyunca inanamamış gibi kaşlarını havaya kaldırdı.
"Beni unutmayın sakın!" İçerden seslenen Büşra'yı duyduğumda istemsizce göz devirdim. Kıza bak ya, resmen bizi dinliyordu! Tuvana ona duyamadığım bir şeyler dedi ve gülüştüler.
Büşra birkaç dakika sonra yanımıza geldiğinde Azra dobralığından ödün vermeden ayaklanarak sordu. "Hayırdır, dövmeci kız seni eğlendirdi mi?"
Büşra güldü. Herhalde Azra'nın bu sorusunu bir çeşit hesap sorma gibi algılamıştı ve hoşuna gitmişti. "Ya evet, bayağı komik kız. Sizi ekebileceğimi söyledi de; ona katılmamı teklif etti, birkaç arkadaşıyla Go-Kart'a gidecekmiş." Git katıl hadi o zaman! Ne duruyorsun hala ya? Büşra çantasını dikkatle omzuna asarken ekledi. "Azra'cığımı bırakamadım ama."
Allah'ım, bu kız ile mi sınanıyordum yoksa? Sülük gibi yapıştı! Kene misin nesin ya? "Ay ne tatlısın öyle," diyerek girdim araya katlanamazcasına. "Hadi lafa tutma da gidelim o halde."
Ayağa kalktım. Azra hemen parmaklarını parmaklarımın arasına geçirdi. Kıkırdadı. "Seni seviyorum, deli," diye fısıldadı elimi sıkıca tutarak. Sanki o anda her şey yavaş çekime geçti. İçim öyle kıpır kıpır oldu ki, bir an kalbimin sesini o da duyuyor mu merak ettim. Peki peki, bu kadar masal yeterdi. Tahmini kolay olsa gerek ki, Azra ile aramızda geçen bu birkaç saniyelik güzel anı cırtlak sesli Büşra bir kez daha mahvetti. "Arabayla gitmiyor muyuz ya? Ayaklarım ağrıyor." Gelmesene o zaman, gelme işte! Git dilediğin gibi arabanı sür Tuvana ile!
"Yok be kızım, iki dakikalık mesafe zaten. Tabana kuvvet," dedi Kerem ona takılarak. Ben ise Büşra'yı gözümle yok etmek için dilek dilemekten başka bir şey yapamadım; ne var ki o hemen karşımda sallana sallana yürümeye devam etti.

YOU ARE READING
🍕Vegan Pizza ⚢
Teen FictionYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...