14.5

3.5K 189 329
                                        

Ben:
Tamam nerde?

Enes Altınbayrak:
Fenerbahçe Parkı
uyarsa

Ben:
Tamamdır

Bağdat Caddesi'nden sarı bir dolmuş durdurdum ve araca bindim. "Feneryolu," deyip oturdum ön koltuğa.

On dakika içinde dolmuştan indiğimde tabanlara kuvvet, diyerek karşıdan karşıya geçmiş ve parkın bulunduğu yöne inmeye başlamıştım. Neyse ki alışık olduğumdan, fazla yorulmadan Fenerbahçe Parkı'nın girişine ulaştığımda telefonumu çıkarıp Enes'in numarasını buldum rehberimden. Arama butonuna dokundum ardından.

Enes telefonu açtı. "Neresindesin?" deyip içeri adım attım ve yürümeye koyuldum.

"Gördüm seni," dedikten hemen sonra ben de göz göze gelmiştim onunla; bir bankta oturmuş, onu fark etmem için eliyle işaret veriyordu.

Oturduğu banka doğru giderken gözüm öteki tarafımda fotoğraf çektiren gelin ile damada kaymıştı; burada da ne çok evlilik hatırası oluyordu. Her uğrayışımda mutlaka bir yeni evlenmiş çifte rastlıyordum sanki.

Belki de sana batıyordur, dedi iç sesim. Görmezden geldim. Sinirlerimi bozuyordu.

Deniz kenarındaki banka oturduğumda Enes bana bir şişe bira uzattı. Onu reddetmedim ve içkiyi elime aldım.

"Öğrendim," dedi ifadesiz bir sesle; onu ilk defa bu kadar keyifsiz görüyordum. "Ceren aradı. Azra'ymış. İnanamadım bir an," deyip sigarasından bir nefes çekti. Bana baktı, "iyi kazık yedim galiba," derken kendiyle dalga geçercesine sırıttı.

Aklıma gelenlerden ötürü yine dolmuştu gözlerim. Bu kadar sulu göz olduğumu unutmuştum. "Ona artık inanasım gelmiyor," biranın metal kapağını açtım ve içkiden bir yudum aldım, "bu ne ya Enes? Aşk üçgeni misali."

"Aynen öyle," diye katıldı bana, sesi titremişti. Buğulu gözlerimle kahverengi gözlerine baktım; kanlı ve yorgundu gözlerinin içi. Bakışlarıma karşılık verdi. "N'apacaksın?"

Nefesimi sıkıntıyla üfledim havaya. "Düşünmemi istedi ben bitirelim deyince."

"Seni dolduruşa getirme gibi bir çabam yok ama," birasından yudumladı, "bu halde olmamızın nedeni belli. Gözüm hiç tutmamıştı o kızı."

Bir an için Azra'yı savunmaya geçesim gelse de durdurdum kendimi. Sessiz kaldım. Daha sonra dudaklarımı yaladım. "Begüm'le hiç konuştun mu o geceden sonra?"

"Evine gittim," dedi burnunu çekerek; ağlıyordu içine doğru, sessiz sessiz. "Beni kiminle aldattığını öğrenmek için kapısını çaldım. Ya yoktu evde ya da görmezden geldi beni. Numaramı engellemiş zaten, mesaj atsam da ulaşmıyor hattına."

İçim sızlıyordu. Enes'ten başından beri hiç haz etmediğimi bilmeme rağmen bir ona bir de kendime üzülüyordum şuanda. Her ne kadar kandırılmış ve aptal yerine konmuş olsam bile Azra'yı sevmeye devam etmekten nefret ediyordum. Alışmıştım varlığına. Günlerim onunla geçmişti.

"Ha bir de," dedi Enes yeni hatırlamış gibi, "Ceren sana söylemekten çekinmiş ama geçen hafta dükkandayken Begüm ile telefonda konuştuğunu duymuş Azra'nın. Ona bende ne bulduğunu soruyormuş, tipi değilmişim kızın. Bir şeyler daha konuşmuşlar, Azra pişman oldun mu sonunda falan demiş kıza. Telefonu kapatmadan önce de seninle olan ilişkisini bozmaması için uyarmış Begüm'ü, artık uğraşmayacakmış onun nazıyla."

İşittiklerimi algılamamla beraber gelen bir çınlama ve uğuldama vardı kulaklarımda.

Sarhoş olursam geçeceğini düşünerek büyük büyük yudumladım içkiden; gerçek olduğunu bilmek canımı yakıyordu. "Kazığı yemişiz," diye mırıldandım sonra da, "silememiş belli ki onu. Kalmış bir şeyler. Resmen kıza ders vermek için yüz vermiş bana yani. Ne aptalım, Enes!"

O sırada aklıma doluştu zaten her şey de; mesela artık bir çözüm yolu olmadığını ve boşuna çabaladığımı kabullendim. Ben de bu histen kurtulacağımı umarak daha çok içip, daha çok ağladım çocuğun omzunda. "O kıza bunu yapan yarın, öbür gün başkası için de sana yapmaz mı?" demişti Enes de içkisinden yudumlarken, "siktir et, kızım. Yol ver gitsin."

Tabi o kadar basit olmadı. Gece gece özenle yazıp yolladığım mesajla bitmişti ilişkim, kısmen. Ona göndermeden önce dört kere okuduğumu biliyorum.

Ben:
Düşündüm ben yeterince, Azra. Bana söylemediğin şeyler varmış, mesela Begüm'den ayrılmış olmana rağmen onu aradığın gibi. Enes'i niye çekemiyorsun başından beri? Kızı kıskanıyor musun daha hala? Bir de soruyorum bilmeme rağmen. Bence daha kötüsü olmadan sonlandırmalıyız. Seninle paylaştığım şeyler gerçekten özel ve güzeldi. Her şey için teşekkürler

O da fazla bir açıklama yapmamıştı. Ne var ne yok ortadaydı nasılsa.

Azra Sezgin:
Diyecek sözüm yok. Kalmanı istiyordum ama bana inanmayacaksan sana açıklama yapmam pek mantıklı olmayacak. Ben de teşekkür ederim bana kazandırdığın hoş günler ve hisler için. Kendine iyi bak

Onu atlatmam tam olarak bir buçuk senemi aldı. Severek ayrılmıştım sonuçta.

Hala kayıtlı duran mesajlarıma bakıp belli belirsiz gülümsedim; arada böyle aklıma geliyordu.

Öte yandan, onun mesajlarıyla uyanmadan geçirdiğim bu bir buçuk senelik sancılı süreç ise ortadan kaldırılan bir kumbaraya, bir hulahopa, bir kolyeye, bir şişe parfüme ve bir işe mal olmuştu. Ondan geriyeyse sadece dövmelerim ve anılarım kaldı. Tabi bu arada uzun süre pizza da yiyemedim. Bir de birkaç şarkıdan kaçınmam gerekti.

Ve Azra'yı bir daha hiç aramadım. O da bana yazmadı zaten. Sanırım yeniden yabancıydık, tıpkı mesajların başında olduğu gibi.

🍕Son🍕

🍕Vegan Pizza ⚢Where stories live. Discover now