Arda'nın önüme bıraktığı fondip bardağına bakarken gözlerim kamaşmıştı; ne de olsa bu manzarayı daha iyi yaşamak için salondaki ışıkları kapatmıştık. Bardakdaki şeker yanarak kızıl ve mavi bir renk veriyordu etrafa. Bir süre sonra esmer şeker iyice eriyip kaşıktan içkinin içine düştüğünde Arda benim için şekeri alkol ile karıştırdı ve içmem için bardağı elime uzattı. Bir an tereddüt ettim. Başından bu işe bir dur demem gerekiyordu ama gidip ilk deneyen olmak istemiştim. Neden? Azra'ya hava atacaktım da ondan! Ne zekiceydi değil mi ya? Biri alnımdan öpüp kutlasın beni. "İç hadi," dedi içkiyi işaret ederek, "beğenecek misin bakalım."
Saf saf güldüm ve içkiye bir bakış attım. Artık kaçamazdım, bunu yapmam gerekiyordu. Haydi bismillah, diye içimden geçirip içkiyi kafama dikiverdim. Sert içkinin yakıcı tadı boğazımdan geçer geçmez dengemin yarısını kaybettiğimi biliyordum. Öyle ağır bir şeydi ki halüsinasyon görürsem şaşırmamalıydım. "İyisin, değil mi?" dedi Özge ben tepki vermeyince.
Ona dönüp güldüm. "Evet, güzelmiş. Kaliteli bayağı," diye söylendim aptal gibi; sanki çok anlardım. Ne konuştuğumu bilmiyordum.
"İyi o halde," Arda'ya döndü, "hadi kuzucan, bize de hazırla." Evet, bana da ilk duyunca garip gelmişti ama Özge'nin Arda'ya bu şekilde hitap etmesinin haklı nedenleri vardı ki saçları bir kuzu yelesini andırıyordu.
Arda kaşığa küp şekeri oturtup bardağa içkiyi koydu. Yanan içki aynı az önce olduğu gibi şekeri eritip absentin içine düşürdü. Özge, benim aksime, hiç düşünmeden fondip yaptığında gözleri kısıldı ve ıslık çaldı. "Çok iyi ya," dedi bardağı sehpaya bırakarak.
Arda hazırladığı öteki içkiyi Azra'ya uzattığında Azra nazikçe gülümsedi. "Ben denemeyeyim hiç. Toparlayacak biri olsun kızları," der demez etrafına dalgın dalgın bakınan Özge hemen kaşlarını çattı.
"Hadi be ordan, benim tahammülüm yüksektir alkole."
"Merak etme canım, ona hiçbir lafım yok," diye alay etti Azra, sonra Arda'ya baktı, "başka sefere artık. Sen iç," deyip elindeki bisküvi paketinden bir tane alıp ağzına attı.
Off, o kadar hava atacağım diye yapmadığım kalmamıştı ama Azra bize katılmayıp geri çekiliyordu oyundan! Dur bir dakika, ne oyunu ya? Mantığımı da kaybettiğime göre gerçekten kafayı buluyordum. "Bana ver, bana," diyerek araya girdim. "Başka yap kendine. Ne de olsa bir kişi eksildi," deyip Arda'nın elinden içkiyi aldığım gibi kafama diktim.
"Kızım, dur," diyecek gibi olduysa da çok geçti artık. Gözlerim kısılmış karanlık salonda çevreme bakınıyordum. Kulaklarımda hafif bir uğultu vardı sanki. Arda'nın suratına bakayım diye sağıma döndüğümde omzunun yanından bir yıldız kaydı. Hemen yere atladım.
Azra kolumdan tutsa da çoktan yerle buluşmuştum. "Nereye gidiyorsun ya? Kendine gel," diye sitem etse de yerde sürünmeye devam ediyordum.
"Yıldız düştü, buralarda bir yerde," deyip biraz daha emekledim. Anlam veremediğim bir şekilde Özge, Arda ile beraber kahkaha atıyordu.
"Off, hani üç tekte sağlam kalıyordunuz?" Azra'nın şikayetçi sesini ardımdan duyabiliyordum.
"Öyle zaten ama bizimkinin pek dayanıklılığı yok herhalde," diye güldü Arda. "Limonlu soda falan veririz, kendine gelir. Rahat ol, niye kastın bu kadar ya?"
"Başlarım sodaya. Bir bu eksikti."
Birinin beni kollarımın altından kaldırmasıyla ayaklarım yerden kesildi. Başımı kaldırınca bunun Azra olduğunu anladım; hoş, yaklaşan kiraz kokusu zaten bu ipucunu vermişti ama. "Oha, nasıl kaldırıyorsun beni?" diye sordum anında.
"Ufacık tefecik şeysin," deyip ardından ekledi, "neyse daha fazla konuşma da bir de mide bulantınla uğraşmayayım. Çok sinir ediyorsun beni." Salak salak kıkırdadım. Taşımaktan yorulduğum başım omzuna düşerken o sırada yürüdüğümüzü ve odaya giden koridora girdiğimizi anlayamayacak kadar uçmuştum.

YOU ARE READING
🍕Vegan Pizza ⚢
Teen FictionYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...