8.1

1.5K 127 6
                                    

Kuaförde biten bir saatlik işimin sonunda parlak mor saçlarımın geri dönmesiyle kazandığım özgüvenin etkisi sayesinde Elidor reklamlarından fırlamışçasına bir edayla yürürken gözlerimin aradığı tek şey çizgi roman satan bir kitapçıydı.

Neyse ki fazla uğraşmadan, yolun sonunda kendimi Moda'da, cosplay kostümleri, Japonya'dan gelen manga ve anime figürleri satan bir dükkanda buluverdim.

Hemen içeri dalıp İrem'in önerdiği 'manga nasıl çizilir?' temalı kitaplardan bulmak için gözlerimle etrafı süzmeye başladım. "Dilruba!" Beklemediğim bir şekilde adımı duymamla sesin geldiği yöne döndüğümde karşımda Asena duruyordu. "Burada ne işin var?" diye sordu sanki anormal bir şey yapıyormuşum gibi.

"Azra'ya alabileceğim birkaç manga bakıyorum da," dedim aynı garipsemiş bakışları ona atarak.

"Anladım. Birkaç gündür burada çalışıyorum da, ondan şaşırdım bir an," deyip kıkırdadı, "bu arada geçen gece neden selam vermedin? Seslendim ama pek duymadın galiba."

Off! Görmüş olduğuna inanamıyordum yani; kızda kartal gözü falan vardı herhalde. Ne diyecektim ki şimdi? Yanındaki kız okul arkadaşımdı ve hakkımda saçma dedikodular çıkmasına olanak veresim yoktu falan diyemezdim ya!

"Görmemişim," diye gülümsedim zorlukla. "Neyse, ben biraz araştırma yapayım," diyecekken gözüm Merve'yi buldu birden. Hayır yaa! Bu kadar mı şanssız olurdu bir insan? Tam da planlarım yolunda gidiyor demişken! Kaderimde illa onlarla yüzleşmek vardı anlaşılan.

"Dilruba, merhaba," diyerek gülümsedi Merve samimiyetle. "N'aber?"

Bir an için kaçacak yer arasam da gözlerim isteksizce okul arkadaşımın kahverengi gözlerini buldu. "İyi, her şey aynı valla," dedim tıpkı onun gibi sevecen bir şekilde davranmaya çalışarak. "Senin nasıl gidiyor?"

"İyi. Asena anlattı, sanırım geçenlerde şu kız arkadaşınla pek bir meşgul olduğundan takmadın bizi," dedi imalı bir kıkırtı eşliğinde.

Allah'ın cezası kız! Resmen bilerek anlatıyordu yahu! İnsan azıcık ağzını tutamaz mı be?

"Yok canım, görmedim sizi," diye devam ettirdim yalanımı; öyle ki yakında ben de inanacaktım onlardan haberim olmadığına. "Görsem selam verirdim, ayıp ediyorsunuz."

Gülüştüler. Asena Merve'nin beline sarılarak bana baktı. "Manga mı bakıyordun?"

Belli belirsiz başımı salladım. Asena hemen ilerde, solda mangaların olduğunu söyleyince daha fazla beklemeden aralarından sıyrıldığım gibi o tarafa ilerledim. Şimdilik kurtulsam da iç sesim bunun burada bitmediğini söylüyordu. Off, Merve'nin ağzını tutmasını umuyordum yoksa kendimi bir anda okuldaki marjinal ve eşcinseller kulübünde bulabilirdim ve bunun sonu da bendeki bu berbat şansla kesin anneme falan giderdi. Nasıl ben de bilmiyorum ama kesin giderdi işte!

Önümde duran mangalardan birini elime aldım. Eh, Türkiye'de tabii ki Yuri Manga olmasını beklemiyordum; o yüzden de hislerime göre beğeneceği bir şeyler bakacaktım, ki zaten biri de çizim kitabı olacaktı.

Azra polisiye romanları beğendiğini söylediği için ilginç kapağı sayesinde gözüme çarpan Tokyo Ghoul adlı mangayı kaptım ve konusunu okumaya başladım. Biraz kanlı, cinayet ve gizem dolu bir mangaya benziyordu. Benim hoşuma gitmişti, bu yüzden elimden ayırmadan başka bir tane daha seçtim; ismi Suikast Sınıfı'ydı. Konusunu okuyunca bunun da aksiyonlu ve fantastik kurgusu hoşuma gitmişti. Hangisini almam konusunda biraz kararsız kalıp, sonunda ikisini de almaya karar verdim. Böylece çizgi romanların arasında ilerleyerek çizim kitaplarını incelemeye koyuldum.

Fazla oyalanmadan Manga Çizim Sanatı isimli kitaba baktım. İçinde çeşit çeşit tekniklerin ve püf noktalarım gösterildiği yazıyordu. Pek bir fikrim olmadığından -ve yardım almak için kızlar ile de muhattap olmak istemediğimden- bu kitabı da ötekilerinin yanına ekleyip kasaya ilerledim.

Kitapları kasanın bulunduğu tezhaha bıraktım. Ödemeyi hallettikten sonraysa kitapçıdan hızlı adımlarla ayrıldım.

Böyle tesadüf olmaz olsun, be Dilruba!

🍕Vegan Pizza ⚢Where stories live. Discover now