Annem iPad'i kahve masasına koyarak bacak bacak üstüne attı. "Tabii, tatlım," diyerek beklentiyle bana döndü, "ne konuda konuşmak istiyorsun?"
Boğazımı temizledim ve stresle kısa bir bakış attım Azra'ya. "Bu konuşmayı yapmayı uzun süredir aklımdan geçirip durdum ve bugün söylenmesi gerektiğini düşündüm," dedikten sonra bir süre kelimeleri toparlamak için bekledim. Umarım kendimi anlatabilirim, diye umdum çünkü doğru kelimeleri bulmakta fena zorlanıyordum.
"Dinliyorum, bebeğim," demeden önce her zamanki gibi gülümsedi annem. Hemen onun oturduğu koltuğun karşısındaki çift kişilik koltuğa oturunca Azra da yanıma yerleşti.
"Şey, hatırlıyor musun? Sana evlenmeyi düşünmediğimi söylemiştim," diye konuşmaya başladım dudaklarımı dilimle ıslatarak. "Çünkü ben burada evlenemiyorum, anne," gözlerimi kaçırdım. Bu konuşma hiç de istediğim yönde ilerlemiyordu. Aklımdan geçenleri bu kadar hızlı dile getireceğimi beklemiyordum ve duygusallaşıp ağlamamaya özen göstermeliydim. Öte yandan, annem konuşmama devam etmemi bekliyor gibiydi.
"Sevginin birçok çeşidi var," dedim ağırdan almak istercesine, Azra'nın sözlerini hatırlayarak. "Anne sevgisi, tanrı sevgisi, kardeş sevgisi... Ben eş sevgisini bazılarından farklı hissediyorum," derin bir nefes aldım, annemin gözlerine baktığımda beni sakince dinlediğini gördüm, "Belki farkındasındır, biraz feminist biriyim ve eşitlik ile sevginin, nefret ile ayrımcılığı yeneceğini destekliyorum. Umarım beni bu şekilde de kabul edersin çünkü küçüklüğümden beri hemcinslerime karşı romantik duygular besliyorum ve, ne yazık ki, başlarda bunun herkes için normal olduğunu sanıyordum." Belki bir şeyler demek ister diye dursam da annemin sessizce konuşmamı bitirmemi istediğini anladım, ki bu benim açımdan çok daha iyiydi; dikkatimi kaybedip saçmalamam oldukça olasıydı. Kelimelerimi özenle seçmeye çalışıyordum.
"Ancak hislerimin yanlış olduğunu duyduğumda tıpkı diğerleri gibi karşı cinsime yönelmem gerektiğini düşündüm," diye mırıldandım. "Yine de kurduğum her ilişkide kendimi çok yarım kalmış ve yanlış bir yerdeymiş gibi hissediyordum, mutlu değildim işte. Böylece biraz internetten araştırdım, LGBT+ topluluğunu öğrendim ve liseye başlarken biseksüel olduğumu kabul ettim," dudağımı ısırıp derin bir nefes daha aldım, "sana da anlatmayı çok istedim ama çevremde gördüğüm aşırı dinci ve homofobik davranışlardan dolayı çekindim. Erkeklerden hoşlansam da hemcinslerime olan ilgim daha fazlaydı," dediğim gibi yavaşça uzanıp Azra'nın elini tuttum ve nasıl bir tepki ile karşılaşacağımı bilmeden annemin gözlerine odaklandım. İşte itirafım geliyordu. "Ben onun ruhuna aşık oldum, anne. Azra benim arkadaşım değil, o benim sevgilim."
Annem birbirini tutan ellerimize bir süre göz attı ve aniden güldü. "Bunun için mi bu kadar gergin görünüyordun, canım benim?" der demez kollarını omzuma sararak beni kendine bastırdı. Geri çekildiğinde baş parmağıyla gözlerimin altında biriken yaşları temizledi ve ben de o sırada ağladığımın farkına vardım. "Sen farklı doğmadın, bir tanem, herkes eşsiz doğdu," diye devam etti, "kendinizi başkalarından ayırmayın, sevmekte hiçbir yanlış yok," derken kısa bir an için gözleri Azra'yı buldu ve tekrar bana döndü. "Erkeklerle çıkmıyorsun, en sevdiğin film I Can't Think Straight ve geçen sene odanın duvarlarını gök kuşağına boyadın. Sence de bu kadar aptal bir annen mi var?" deyip bir kez daha oluşan duygusal havayı yok ederek gülmeye başladı, "bana her şeyi anlatmalısın, seni dürüstken daha çok seviyorum. Şimdi bir film seçin hadi, ben de mısır patlatmaya gidiyorum," dediği gibi yerinden kalktı ve içeri ilerledi. Ben ise ardından şaşkın şaşkın bakakaldım ve annem mutfağa girince direkt Azra'ya döndüm.
"Az önce ne oldu öyle?" diye söylendim sanki hayal görüyormuşum gibi durgun bir sesle.
"Anneni hiç tanımadığını öğrendin," dedi Azra da gülerek, "kadın içini biliyor, kızım. Sen de boşuna telaşa giriyormuşsun. Hayret şeysin yani," dedikten sonra da önümüzde duran film kutusunu önüne çekti ve içini karıştırmaya başladı. "Annen gerçekten eğitimli bir kadına benziyor."
Azra'ya sadece gülümsemekle yetinebildim. Ama ne yapayım? Cinsel kimliği, cinsel yönelimi ve cinsel davranışı toplumun kabul ettiği algıya uymadığı için o kadar fazla reddedilen çocuk vardı ki ben de onlardan biri olacağıma inandırmıştım kendimi. Hatta annemin beni psikologa götüreceğini ve bunu bir hastalık olarak kabul edeceğini sanmıştım bir an için; halbuki araştırmalara göre bu DNA ile ilgiliydi ve iyileştirilebilir bir rahatsızlıktan çok başkaydı.
Annem elinde iki kase atıştırmalık ile geri geldiğinde Azra izlemek için Just Go With It isimli bir romantik komedi filmi seçmişti, ki bu yıllardır annemin favorisiydi. Diski alıp film oynatıcısına taktım ve televizyondan altyazı ayarlarını yaptıktan sonra koltuğa geri oturdum. "Buyur canım, afiyet olsun," diyerek elindeki patlamış mısır kaselerinden birini Azra'ya uzattı annem. Sahiden de hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.
"Anne?" dedim emin olmak istercesine. Hemen bana döndüğünde ekledim. "Bir sorun yok, değil mi?"
Kaşlarını çattı. "Ya ben hiç o kadar disiplinli ve katı bir anne oldum mu? Ayıp ediyorsun vallahi, Dilruba," deyip koltuğa oturdu ve kaseyi de kucağına bıraktı. "Ayy en sevdiğim filmi takmışsınız, kim seçti?" diye değiştirdi konuyu ardından.
"Ben seçtim," derken Azra bacaklarını kendine çekerek yerinde bağdaş kurdu ve patlamış mısırdan bir avuç alıp ağzına attı. "Jennifer Aniston'ı çok beğeniyorum," demeden önce ise nazikçe gülümsedi.
Annem de ona katılırcasına başını salladı. "Değil mi? Çok harika oynuyor."
Görünüşe göre, ve beklediğimin aksine, aramızda bir problem oluşmamıştı. Ne düşünüyordum ki daha fazla? Annem, ben on üç yaşındayken Arçelik'te çalışmayı bıraktıktan sonra -sanki beni boşladığı zamanları telafi etmek istercesine- üzerime düşmüş ve en yakın arkadaşım olmuştu.
Demek ki her zaman reddedilmiyordun.

YOU ARE READING
🍕Vegan Pizza ⚢
Teen FictionYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...