9.5

1.4K 117 28
                                        


Gişeden dokuz tane bilet aldık, ödemeyi de ısrarla İrem halletmek isteyince Azra sonunda pes etti. Bu gidişle kendimi milletten geçiniyor gibi hissediyordum artık yani! Öte yandan, Azra'nın inadına karşı galibiyetle istediğine ulaştığı için İrem'e pek de hayret etmemiştim doğrusu. Ne de olsa boğa kadınıydı İrem; tuttuğunu koparırdı.

Önce çarpışan arabalara binmeye karar vermiştik. Hemen o yöne doğru yürüyorduk ki biri yanımda ilerleyen Azra'nın koluna girerek onu kendine doğru çekiverdi. "Kız, yine mi sen?" diye güldü hemen ardından, tanıdık kalın sesiyle.

Kaşlarımı çatarak yanıma baktığımda pek de aşina olduğum bir yüz ile karşılaşmamıştım aslında. Esmer, uzun boylu ve kabarık saçları olan bir kız vardı karşımda. "Çağla!" der demez Azra da kıza sarılınca ismini bir yerlerden hatırladığımı fark ettim; bu Azra'yı bir defa paten kaymaya gittiği zaman aradığımda telefonu açan kızdı. Demek şu Çağla ile de yüz yüze tanışmak vardı kaderimde. Benim işime geliyordu şahsen; onun arkadaş çevresini ne kadar tanısam o kadar iyiydi. Böylece aramızdaki samimiyet de artıyor gibiydi sanki. 

"Liseden arkadaşım, Çağla," deyip esmer kızı bizimle tanıştırdı Azra. Gülümseyerek tokalaştım.

"Ben de Dilruba, konuşmuştuk bir kez," dedikten sonra bunu söylememin biraz saçma olduğunu hissetsem de Çağla hiç bozmadı ve hatırlamışcasına başını salladı.

"Bilmez miyim hiç seni? Instagram'da her gün görüyorum Azra sayesinde," diye sırıttı sonra da. O anda aklıma Azra'nın resimlerimizi paylaştığı ve benim hiç buna karşılık vermediğim gelince biraz mahcup hissettim kendimi. Eh, günümüzde böyle küçük şeyler çok anlamlıydı artık. Çiftler ayrılır ayrılmaz önce profillerinden beraber çekildikleri resimleri temizler, sonra da kalplerine format atmaya çalışırdı. 

"Kızım senin sınavın yok mu? Niye lunaparktasın?" dedi Çağla İrem ile de tokalaştıktan sonra Azra'ya dönerek.

"Ayy sen de başlama hiç şimdi!" derken tekrar çarpışan arabalara doğru adımlamaya başlamıştık. "Girdin tabi üniversitede istediğin bölüme, takıl istediğin gibi. Ben de kaçamak yapıyorum işte suçlu hissede hissede!" 

Çağla kıkırdadı. "Ne yapacaksınız? Bizimkiler saçma sapan şeylere biniyor diye ayrıldım onlardan, size katılayım izin varsa," deyip beklentiyle bize baktı.

Omuz silktim. "Çarpışan arabalara binecektik," diye açıkladım; Çağla'nın grubumuzu dört kişiye çıkarması iyi olurdu; hem İrem de tek başına kalmazdı. Böyle herkes aynı mahallede oturunca da tesadüfler pek bir bol oluyordu gerçekten. 

"Harika! Hazır ehliyetimi de yeni aldım, kendimi artık bayağı bir profesyonel hissediyorum zaten," derken dalga geçercesine güldü Çağla. "Şu bizimkilerin bindiği aptal salıncaktan da iyidir. Bir kez bindim, bir daha asla binmem. Başım öyle bir döndü ki neredeyse bayılıyordum!" 

Kıkırdadım; şimdiden sevmiştim Çağla'yı, ilk iletişimimizde Azra'nın telefonunu kurcaladığını düşünerek biraz kıllansam da. "Yok ya, benim de yükseklik korkum var zaten. Bir tek dönme dolaba biniyorum, o da Azra'nın hatırı için," diyerek Azra'ya gülümsedim. Azra beni hemen yanına çekip yanağımı avucunun içine alarak okşadı. 

"Yerim seni," dedi ve yanaklarımı sıktı. "Korurum da." Güldüm; beni bebeği gibi sevmesinden hiç şikayetçi değildim.  Zaten annem çocukken çalıştığı için bu muameleyi zamanında da çok görememiştim! Belli bir dönem korkutucu dedem ve şirin anneannem ile büyümüş sayılırdım.

Çarpışan arabaların sahasına giriş yaptığımızda mor bir araba seçtim ve direksiyona geçen Azra'nın yanına oturdum. Biletleri görevliye teslim ettikten birkaç dakika sonra ise zil çaldı ve arabalar oynamaya başladı. 

🍕Vegan Pizza ⚢Where stories live. Discover now