Hemen aramayı onaylayıp telefonu kulağıma götürdüm. "Alo?"
"Arkana bak," dedi Azra, sesi oldukça ifadesiz geliyordu. Dediğini yaparak omzumun üzerinden arkama dönünce tanıdık kumral saçlar ve iki çift mavi göz ile karşılaşmam bir oldu. Üzerinde kalçasını belli eden siyah bir tayt ve gri bir tişört, ayaklarında ise beyaz Nike marka Air Max model spor ayakkabılar vardı. Azra'nın dışarı çıkacağı aklımdan hiç geçmediği için onu gördüğüme birden şaşırdım tabii; ne de olsa sınavı yaklaşıyordu ve kendini derslerine adamıştı. "Azra gelmiş," diye söylendim saçma ve sesli bir şekilde, hala Azra'yı seyrederken, "dedikoduya sonra devam ederiz," dediğim gibi Azra'ya doğru ilerlemeye başladım.
"Ne yapıyorsun burada?" deyip anlam veremezcesine kaşlarımı çattım, "neden dışarıdasın?" Hem beni iki dakika dışarıda kaldım ve haber vermedim diye haşlıyordu, hem de kendisi habersiz bırakıyordu.
"Çok olmadı. Ders çalışmaktan canım sıkılmıştı, zaten ev de çok sıcak. Sen burada olduğunu söyleyince Özge'nin arabasını aldım, geldim ben de," diye açıkladı omuz silkerek. "Bu arada merhaba, ben Azra," dedikten sonra tokalaşmak için İrem'e elini uzattı.
Kısaca tokalaşıp tanıştılar. Ben olayın şaşkınlığını atmaya çalışırken -Azra'nın sırf arkadaşımla buluşuyorum diye beni takip edeceğini düşünmüyordum yani!- onlar havadan sudan sohbet etmeye başlamıştı bile. Azra çok girişken ve hızlı muhabbet kuran bir kızdı ne de olsa.
"Ya ben de yeniden gireceğim işte bu sene sınava," diye anlatmaya devam ediyordu Azra, "ona hazırlanıyorum. Siz okul arkadaşısınız, değil mi?"
"Evet, aynı bölümdeniz," dedi İrem de gülümseyerek.
Azra sessizliğin oluşmasına izin vermek istemiyormuş gibi hemen ekledi. "Saçının rengi ne güzelmiş. Zor olmuyor mu bakması?"
İrem omuz silkti. "Eh, dip boya artık alıştığım bir şey. Bayağı bir renge döndü saçım. Siyah yaptım, kızıl yaptım. Hatta bir ara Dilruba gibi mordu ama bana pek gitmedi onun gibi," diye güldü İrem saçlarımı küçük afacan bir çocukmuşum gibi karıştırarak.
Azra hafifçe güldü; fakat sanki bir şeylerden rahatsız olmuş olacaktı ki gülümsemesi hemen yok oldu ve yerini dümdüz bir surat aldı. Ayy cidden kıskanmıyordu beni, değil mi? Gerçi, -Asena'yı görmezden gelirsek- onu daha önce hiç doğru düzgün kız arkadaşlarımla falan da tanıştırmadığım için bu tepkiyi yeni görüyor sayılırdım. Belki çok kıskanç bir kızdı. Aslan burcuydu sonuçta; partnerlerine karşı fazla benimseyici olduklarını duymuştum -eh, bunu söyleyen ben de Akrep burcu oluyordum halbuki; kıskanç bir çifttik anlaşılan. Azra'yı rahatlatmak istercesine omzundan tutup kendime yaklaştırdım.
"Ben de tam seni anlatıyordum," diye itiraf ettim bunu söylemek hiç aklımdan geçmese de. "Yüz yüze tanıştınız, daha iyi oldu. İşte beni etkileyen kadın," derken yanağından kocaman öptüm.
Azra bundan hoşlanmışcasına kıkırdadı. "Salak," diyerek elimi tuttu hemen. Işıklar kırmızıdan yeşile geçer geçmez yolun karşısına yürüdük ve sahile doğru ilerlemeye başladık.
"Keşke dersine baksaydın, az kaldı sınava." Her ne kadar bunu desem de onu daima yanımda görmekten mutluluk duyduğumu biliyordum elbette. Yine de topu topu bir haftası kalmıştı sınavına ve artık kaybedilen bir saatin bile değeri vardı. Sınavın ne olacağı bilinmezdi sonuçta; bir sene basit, bir sene zor oluyordu. Ayy ben de tam dershane hocalarına döndüm resmen!
"Gece çalışırım, sorun değil, bebeğim. Gece kuşuyuz biz," diye güldü Azra ve bize dönerek sordu, "siz ne yapacaktınız?"
"Yürüyüp bir yere otururuz dedik. Burada da en iyi yürüyüş alanı sahil oluyor zaten," dedi İrem güneş gözlüğünü iliştirdiği tişört yakasından alıp gözlerine takmadan önce.
Azra kıkırdadı ve kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Desene yine yürüyoruz."

DU LIEST GERADE
🍕Vegan Pizza ⚢
JugendliteraturYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...