9.4

1.5K 125 41
                                        

"Emin misin?" diye sordu Azra, bir an ağzımdan çıkanlara inanamamış gibi; tabi öyle olacaktı, o benim ne düşündüğümü direkt bakışlarımdan anlayabiliyordu ve şuan deli gibi gerildiğimden gözlerimin ne kadar donuk baktığına da hiç şüphem yoktu.

"Değilim ama istiyorum," deyip derin bir nefes aldım, "ne kaybederim ki? Annem beni her türlü seveceğini söyledi, belki şaşırır falan ama sonunda kabullenir illa ki," diyerek de kendimi avutmaya çalıştım.

"Akira Abla çok uyumlu bir kadın ya," dedi İrem moral vermek istercesine, "sende kaldığım günü hatırlamıyor musun? Kadın bizimle dedikodu yapmış, içki falan içmişti," derken kıkırdadı. Halbuki bu benim için çok normaldi; annem yaşından küçük gösterirdi ve ruhu da dış görünüşü gibi gençti.

"Biraz eğlenelim, kafa dağıtalım o halde önce," diye cıvıldadı Azra ikimizinde omzuna kolunu atarak, "amma sorumsuz kızım ben de ya! Sınavıma bir hafta kalmış ama dışarıda takılıyorum," deyip kendiyle de dalga geçti sonra.

"Aman canım, ben de pek çalışmamıştım," dedi İrem umursamazca omuz silkmeden hemen önce, "tabi ondan dolayı da özele girdim ya neyse," dedi kıkırtıyla. "Gerçi İstanbul Üniversitesi'nde dilbilim bölümünü tutturuyordum ama hiç uğraşamam fonolojiyle falan."

"Niye ya bence çok eğlenceli," diyerek cebimden sigara paketini çıkardım. Kızlara da birer tane ikram ettikten sonra ekledim, "alt tarafı seslerin sembollerini ezberlemen gerekiyor bir tek." Çakmağımı elime alıp sigaramın ucunu yaktım ve İrem'e uzattım.

Azra boğazını temizledi. "Sanki şimdi de ben biraz Fransız kaldım size. Ne fonolojisi yahu? Ders mi konuşuyorsunuz harbiden?"

Kıkırdadık. "Kusra bakmayın, Vegan Hanım," deyip dil çıkardım şakacı bir tavırla. Tam o anda Azra yaklaşıp dudağımı öptü ve dili hızla dilimi yakaladı. Her ne kadar onu deli gibi öpmeye devam etmek istesem de dışarıda olduğumuz için öpücüğüne yarım yamalak karşılık verip geri çekildim. Hem bir de yanı başımda arkadaşım olunca iyice huzursuz oluyordum; neyse ki İrem hiç oralı olmuyordu ve sigarasını içip telefonuyla uğraşıyordu. Herhalde bu şekilde 'siz takılın, ben görmüyorum' demeye çalışıyordu, canım ya! Resmen üçüncü teker gibi kalmıştı yanımızda; valla ayıp oluyordu. Asıl planda onunla baş başa kalıp dedikodu yapmak vardı bir de! Azra'nın üzerimde durması ne kadar hoşuma gitse de bu konuyu bir şekilde konuşmam gerekiyor gibi hissediyordum. Yani evet, Azra kontrolcü biriydi ve bana karışmasını da istemiştim ama sanki bu yaptığı biraz tuhaftı.

"İnek sevgilim," diyerek belime sarıldı Azra hiç bozulmadan. Hafifçe gülümseyerek belimi tutan elinin üzerine elimi koydum. İrem de bizim ayrıldığımızı görünce demin eline tutuşturduğum çakmağı sigarasını yakması için Azra'ya verdi.

Birkaç dakikalık yürüyüşün sonunda nihayet caddeden çıkmayı başardık ve lunaparka doğru giden yolun üzerinden müşteri için kornoya abanıp duran bir Kartal minibüsüne bindik. Bu sefer Azra'dan önce davranıp şoföre cebimdeki bozuklukları uzatarak ücreti ödedim. Minibüsün içi daima dolu olurdu, bu yüzden de bir köşede dikilmeye başladık; zaten iki dakikaya inecektik. Azra bedenimin dibinde duruyordu ve kollarını iki yanıma dayamıştı. Bu pozisyon istemsizce aklıma onu ilk defa asansörde öptüğüm zamanı getirdi ve yüzüme küçük bir gülümseme verdi. "Aklından geçeni biliyorum sanki," diye fısıldayıp göz kırptı Azra. Demiştim işte! Bu kız aklımı okuyordu resmen. "Kızardın hemen de," dedi ve yanağımı iki parmağı arasına alarak sıktı.

"Çok fenasın ya," derken gülerek gözlerimi kaçırdım. O bana bu kadar yakın dururken içimin hoş olmaması elimde değildi. Şanslıydım da kısa süre içinde minibüsten indik; aksi takdirde bir kere daha kendimi tutamayıp onu öpecektim.

Minibüsten kendimizi dışarı attığımız gibi lunaparka gitmek için karşıdan karşıya geçtik ve girişe doğru ilerlemeye başladık. Hava karardığı için lunaparkın parlak ışıkları gözlerimi alıyordu. Gondola binen birkaç arkadaş grubunun çığlıkları ve çalan sesli şarkılar eşliğinde lunaparkın içine adımladık. "Neye binelim?" diye bize döndü İrem.

Azra bana kısa bir bakış attı ve güldü. "İki üç şeye bineriz işte. Çarpışan arabalar ya da korku tüneli olabilir. Gitmeden de bir dönme dolaba biner miyiz, sevgilim?" deyip beklentiyle bana döndü.

Güldüm. "Olur, sevgilim," dedikten sonra yüzümdeki gülümseme henüz yok olmadan İrem'e baktım. "Sana uyar mı?"

Gülümseyerek omuz silkti. "Size uyarım, canım. Sorun yok." Böylece hep birlikte biletleri almak için gişeye yürüdük. Bu akşam yavaş ilerliyordu ve geceyi de hiç iple çektiğim söylenemezdi zaten.

🍕Vegan Pizza ⚢Where stories live. Discover now