Azra'nın tercih haftasıydı. Dediğine göre daha önce hazırladığımız listeyi biraz daha düzenleyip temize çekmişti. Dört gündür görmediğim için onu şimdiden özlemiştim. Beraber geçirilen iki ayın verdiği hissin hızlı ve dolu dolu olması gibi, ondan ayrı ilerleyen yaklaşık doksan altı saatlik zaman dilimi de bir o kadar yavaş ve sıkıcıydı sanki.
Tercih haftası biter bitmez Azra'nın doğum günü geliyordu. Annem ile Azra'nın babası Bağdat Caddesi üzerinde, Caddebostan'daki Happy Moon's'ta kutlama kararı almıştı, ben de onaylamıştım onları. Kutlama yapılabilecek bir yerdi; son anda bir aksilik çıkmasın diye annemle gidip anlaşmıştık da restoranla. Azra'nın babası yarın sabah buraya geliyordu trenle. Altı gün vardı kutlamaya ve düşündükçe kalbim küt küt atıyordu. Aklıma gelmişken telefonuma girip Asena ile olan What's App konuşmasına dokundum.
Ben:
Selam Asena
şey diyecektim
Doğum günü kutlaması Caddebostan Happy Moon's'ta olacak
bekliyorum seni de orada😘Özge, Arda ve hatta Kerem ile Dolunay'ın bile içinde olduğu bir What's App grubu kurup herkese haber vermiştim planı. Şuana kadar hiç kimseden olumsuz bir yanıt çıkmamıştı; herkes orada olacaktı. Yazın ortasıydı zaten, olsunlardı bir zahmet!
Öğlen vakti geldiğinde dövmemin üzerine merhem sürerek bakım yaptım ve yatağımda toparlanıp ayaklandım. Daha sonra biraz atıştırdım ve televizyon izleyerek zaman öldürdüm.
Azra'nın tercih işinin bitip bitmediğini merak ederek ona bir mesaj attım, en son ÖSYM sayfası siteye fazla giriş yapıldığı için açılmıyordu sanırım ve Azra da bu nedenle sinir krizi geçirmek üzereydi.
Ben:
halledebildin mi tercihi?Azra Sezgin:
Şimdi onaylamayı becerdim ya
ama bilgisayarı kırmama ramak kalmıştıBen:
Sakinleş sevgilim
bilgisayarın masum hem😶Azra Sezgin:
Haklısın
of neyse kurtuldum💁♀️Ben:
sonuçlar ne zaman?Azra Sezgin:
8 AğustosBen:
Hayırlısı olsun o halde 😘Azra Sezgin:
Aynen
Şey ya geçen
kışın çalıştığım dövme dükkanını merak etmiştin
Ceren ile konuştum buradaymış
istersen gidebiliriz akşam ☺Ceren mi? O zaman gerçekten de bilmiyordum bu arkadaşını. En azından tanıştırmaya karar verdi sonunda, diye avutmaya çalıştım kendimi.
Ben:
Olur 😊Böylece üzerimdeki pijamalardan kurtulma kararı alarak odama girdim ve gardırobuma doğru adımlayıp kapağı açtım. İçine bir göz attım; raflar her zamanki yazlık şortlar, elbiseler, etekler ve ince askılı üstlerle doluydu. Hava akşam olmasına rağmen sıcaktı, bu yüzden kısa kollu pembe bir tişört ile kot şort giydim üzerime. Parfümümü sıktıktan sonra hafif bir makyaj yaptım ve saçlarımın önüne bir toka tutuşturup odamdan çıktım.
Annem mutfakta sigara ile kahve içiyordu. Kapı eşiğinden ona selam gönderdim. "Ben Azra ile Kadıköy'e gidiyorum," diye haber verdim ona. "Dönüşte bir şey ister misin?"
Annem kahvesinden yudumlayıp gülümsedi. "Yok, canım. Çok geç kalma sadece, bir de dikkatli ol," deyip klasik bir anne tavsiyesiyle beni uyardı. Ona gülümseyip öpücük yolladım ve çantamı omzuma asarak ayakkabılarımı giydim. Evden ayrılmadan önce portmantoya yaslandım ve nerede buluşacağımızı öğrenmek için Azra'yı aradım. Çok geçmeden yanıtladı. "Alo?"
"Ben şimdi evden çıkacağım da, nerede buluşalım diye soracaktım," derken ev kapısını açtım.
"Seni almaya gelirim ben, bekle aşağıda. Metroyla gideriz," deyince gülümsedim istemsizce. Bu ne düşünceli bir kız arkadaş yahu!
"Tamam, parkta oturuyorum o zaman," deyip telefonu kapattım ve asansörle aşağı indim.
Bloktan ayrıldığım gibi oyun parkına yürüdüm ve boş salıncağa oturup zaman geçirmek için telefonumla ilgilenmeye başladım. Önce Instagram'a girdim ve birkaç paylaşım kalpledim, ardından da Snapchat'te biraz oyalandım ve bizim kızlara köpek filtreli saçma fotoğraflar attım.
"Bö!" Birinin beni omuzlarımdan sarsmasıyla titreyerek hemen arkama döndüğümde gözlerim Azra'nın mavi gözleriyle buluştu ve suratıma kocaman bir gülümseme yayıldı. Üzerinde hep giydiği gibi siyah renkte bir tişört ile dar pantolon vardı. Kalçasında da ince, bordo renk ve kareli bir gömlek bağlıydı.
"Ödüm koptu, şapşal," güldüm ve ayaklanıp ona sıkıca sarıldım. Başım hala kıvırcık saçlarının arasına gömülüyken memnuniyetle gülümsemekten alamadım kendimi; boynundan gelen kiraz kokusu yine beni benden almıştı.
"Özledim," diye mırıldandım dudaklarım saçlarıyla örtülü olduğundan boğuk bir sesle.
Saçlarımı okşadı ve hafifçe geri çekilip yanağımı öptü. "Ben de seni özledim, güzelim," dedikten sonra gülümsedi ve parmaklarını parmaklarıma kenetleyip elimin üzerine bir öpücük daha koydu. İlgisiz kalmış yalnız bir kedi misali sırnaşarak kollarımı bedenine sarmaya devam ettim.
Birkaç dakika süren sarılışımız -maalesef ki- sona erdiğinde sitenin çıkışına doğru adımladık. Burnumda hala onun tanıdık kokusu vardı. "Eee, ne var ne yok?" dedi bana dönerek.
Omuz silktim. "Hiç, bildiğin gibi; her şey monoton," derken aklıma günlerdir hazırlığını yaptığım doğum günü partisi gelince gülmemek için yanağımın içini ısırmam gerekti. "İki gün önce bizim kızlarla buluşmuştum ya, o zamandan beri evdeyim," diye ekledim.
Başını anlarcasına salladı ve sokağın başından metroya ulaşıp yürüyen merdivenlere bindik. "Arkadaşın adı Ceren'di, değil mi?" dedim aslında hatırlamama rağmen sırf konuyu o yöne çevirmek için.
"Evet," deyince suratına yine o anlamlandıramadığım tuhaf ve gergin ifade oturmuştu.
"Hiç adı geçmedi daha önce," deyip belki bir açıklama yapar beklentisiyle ona döndüm.
Ne var ki Azra gülmekle ve beni kısmen geçiştirmekle yetindi. "Aklıma gelmedi ki!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
🍕Vegan Pizza ⚢
Teen FictionYüzümde oluşan sırıtışla arkamı döndüğüm esnada gözüme karşımdaki masada oturan kumral saçlı kız ilişti. Hemen elime sipariş defterini alarak kızın masasına doğru yürüdüm. Bu saatte Pizza Hut'ta tek başına yemek yiyecek kadar ne yaşamıştı acaba? "Ho...