2.1

2.9K 241 8
                                        

"Çok özür dilerim ya, benim yüzümden kavga ediyorsunuz," diye mırıldandım gişe kuyruğunda beklerken. Sanki çok umurumdaymış gibi davranmakta üzerime yoktu gerçekten. Haddini bilmeyen arkadaş tiplemelerinden söz etmiştim, değil mi? Çünkü Büşra oraya cuk diye oturuyordu. "Ay boş ver, takılma bile. Unutulur iki dakikaya," dedi Azra rahat bir tavırla. Ardından biletleri aldı -ki kendi adıma alacağım halde buna izin vermemişti yine. Çok mahcup oluyordum böyle yapmasına ama huyu buydu herhalde. Bir tek yemek yerken kendi adıma ödemeyi başarmıştım.
"Hadi, ilerle bakalım," deyip beni hafifçe ittirdi. Ayaklarım ters yöne gidip kaçmak istiyordu ama içimdeki manyak kız canına susamış gibi heyecanlı bir şekilde onunla geçireceği birkaç dakikalık zamanı iple çekmeye başlamıştı çoktan. Dönmedolabın önüne vardık ve pembe kabinin içine girdik. Azra biletleri yanımıza gelen görevliye uzattı. Görevli biletleri aldıktan sonra güvenlik kapısını kitledi ve bir sonraki kabine doğru ilerledi. Bir süre sonra alet çalışmaya ve kabin yavaşça yükselmeye başlamıştı. Refleksle aramızdaki direğe tutunuverdim ve gözlerimi kapadım. Azra bu halimi görünce güldü. "Kızım, daha bir dur. Çıkmadı bile," derken hala gülmeye devam ediyor olsa gerekti ki sesi alaylı geliyordu.
"Ya sus ya, bindirdin beni bu lanet zımbırtıya," diye çemkirdim korku dolu bir halde. "İnelim! Durdursun biri şunu," gözlerim hala kapalıydı ve direği daha sıkı tutuyordum. Gözlerimi hafifçe açayım demiştim ki tam tepede olduğumuzu görünce paniklemeye başladım. "Azra, çok yüksekteyiz!"
Azra benim bu halimden sahiden memnun gibiydi. Öyle ki utanmasa kahkaha atacaktı. "Gel canım benim, gel," diyerek beni omzumdan yakaladı ve bir anda göğsüne yapıştırdı. Aniden değişen pozisyonun yarattığı ve burnuma gelen tatlı kiraz kokusunun içime verdiği hoşlukla uysalca sustum. "Geçti galiba," dedi sessizliği bölerek. Sesi hemen tepemden ninni gibi geliyordu. Gözlerimi açmak yerine kokusunu daha çok çektim içime. "Evet, rahatmış burası." Ne dediğimin farkına geç de olsa varınca hemen boğazımı temizledim, "yani bir an izole falan oldum, ondan." Allah aşkına, ne saçmalıyordum yine?
Kıkırdadı. O sırada dibimden gelen fotoğraf çekme sesini duyarak hemen kafamı kaldırdım. "Hiç silmemi isteme çünkü bunu saklayacağım," diye gülmeye devam etti, elinde telefonunu tutarken bana az önce çaktırmadan -kısmen- çektiği resmi işaret ediyordu. Yüzümün yarısı görünüyordu ve korkudan kızarmıştım; muhtemelen hala da öyleydim.
"Bakar bakar gülersin artık," dedim kendimle dalga geçercesine. "Ama artık inelim şundan! Kaç kez döndü bu be?" Cidden de yükseğe alışmış gibi rahattım şuan, ya da onun beni koruyacağından dolayı kendime güveniyor da olabilirdim.
"Bak bak bak, hemen de çirkefleşiyor," deyip parmağının ucuyla oyunbaz bir tavırla burnuma dokundu.
Güldüm. "Gıcık kız."
"Hiç yakışıyor mu sana böyle laflar? Arkadaşına özür borçlusun. O kadar çabaladı burada senin için," dedi, hala arsızca alayına devam ediyordu.
"İyi alıştın sen de bana takılmaya," diye sırıttım.
Başını salladı. "Evet, tepkilerini seviyorum," hemen sonra aklına gelmiş gibi ekledi, "bunu Büşra'ya desem tersinden anlar ve benle kavga falan eder mesela. Sen kendinle dalga geçilmesini sallamıyorsun pek."
Beni Büşra ile karşılaştırması istemsizce sinirimi bozsa da hiçbir şey yokmuş gibi gülümsemekle yetindim. "Bak, seni onunla karşılaştırdım ama sen gülüyorsun sadece," dediğinde artık Azra'nın telapatik güçleri olduğuna ve aklımı okuduğuna inanmak üzereydim.
"Ne desem bilemedim bir an," diye geveledim düşünmeden.
"Boş ver," yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Şu hareketleri bana kısa süreli kalp krizi veriyordu. Heyecandan kıpırdamadan öylece bekledim. O ise önüme düşen saç perçemimi aldı ve kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra bana bakarak gülümsedi. "İnelim hadi," ve ne zamandır durduğunu fark etmediğim kabinden Azra'nın yardımıyla çıktım.

🍕Vegan Pizza ⚢Where stories live. Discover now