P-31"Büyük Yıkım."

287 33 53
                                    

Yeni bölüm geldiii^^
Siz yeni bölümü okuyun bölüm sonunda görüşmek üzere. Yukarıdaki şarkıyı açmayan unutmayın, benim için çok özel bir şarkı.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Keyifli okumalar:)

__

31

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

31. Bölüm: Büyük Yıkım.
__
__

Gözlerimi gök gürültüsüyle açtığımda nerede olduğumu sorguladım önce. Hala Poyraz'ın dizlerinde yatıyor oluşumla her şey bir bir aklıma gelirken üzerime örtülenlen kırmızı battaniyeyi görmemle bakışlarımı ona çevirdim. Gözleri kapalıydı. Bir süre onu izledim. Sıra bendeydi. Evet, artık onu izleme sırası bendeydi.

O kadar tuhaftı ki, gözleri kapalıyken, annesiyle beraber çekindiği fotoğraftaki kadar mutlu görünüyordu. Mutlu ve huzurlu. Onunla annesi yaşarken ansızın karşılaşmayı o kadar çok isterdim ki, içindeki o mutluğu, tam sevilmişliğin hissini onda görmeyi isterdim. Ama bunu bazen hissedebiliyordum. Yanımdayken, bir aradayken, beraberken, yan yanayken. Belki de bana karşı olan bu samimiyeti, yalnızca bana karşı olmayan bu çekingen halleri, her şeye karşı umutla yaklaşan bu tavırları yalnızca birbirimize benziyor oluşumuzu iddia ediyor oluşundan ibaretti.

İnsanların aynı duygulara ortak olması işte bu yüzden zordu. Bizim gibi. Birbirimize her ne kadar umut versekte bazen söylediklerimizi kendi kulaklarınız duymuyordu. Söylediklerimiz bize geçmiyordu. Aynı hastalığı taşıdığınız birini konuşmalarınızla tedavi ettiğinizi düşünün ama her şeyin sonunda söylediklerinizin kulaklarınıza ulaşmayışıyla hayatınızın son buluşunu.

Hayatım boyunca bir çok duyguyu aynı anda yaşayabilmeyi istedim. Bu nasıl mümkün olabilirdi peki? Yürürken yolun ortasında durup hıçkırıklarla ağlayıp, en sonunda halime gülerek ayağı kalktığımda bunu yapabildiğim gündü. Yolun ortasında ağlamak istedim ve sadece yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağladım. Kimseyi umursamadan, hiçbir bakışa takılmadan. Belki de mutluluktan ağlamayı bu yüzden istiyordum. Hayatım boyunca her zaman ağladıktan sonra aptal gibi her şeye rağmen ayağı kalkışıma güldüm. Tüm hayal kırıklıklarıma, tüm ayrılıklara rağmen içimdeki o umuda güldüm. Ama artık önce gülmek istiyordum. Sıra değişsin istiyordum. O kadar güleyim ki, mutluluktan aksın istiyordum gözyaşlarım.

Ve poyraz bana bunun için söz vermişti. O kalbindeki söküğü bir eliyle tutup diğer eliyle benim kalbimin atmasını sağlıyordu. Oksijiyensiz kalırken benim için aralık bir pencere arıyordu. Buna rağmen böyle olmasını istemiyordum. Tüm bu yaşadıklarımda yanımda olurken zaten çizilmiş kalbinin daha da parçalara ayrılmasına şahit olamazdım. Onun kırık kalbini peşimde sürüklemem ona haksızlık olmaz mıydı? Bu ona bütünüyle yaptığım bir haksızlık olurdu.

Onun kalbini avuçlarım içine alıp açan güneşin bize ait olduğunu söylemeyi o kadar çok isterdim ki. Ona karşı içimde adlandırmadığım o duygular bana ufak ufak ipucular verirken, aklımın daha da karışmasına son vermeliydim. O da bana bunu borçluydu. Bana bu kadar yakın olması, sadece onun yanındayken hissettiğim bu duyguyu düşündükçe aklım hep o arkadaş olamayı teklif ettiği güne gidiyordu. O benim arkadaş olarak yanında olmamı istemişken, aklıma gelen düşüncelere kızıyordum. Yanımda her oluşunda, her konuştuğunda, her sustuğunda ben ona biraz daha yaklaşıyordum. Onun ruhunu bu kadar severken, daha da ileriye gitmekten korkuyordum, ama her seferinde ona daha da yakın oluyordum.

PUSULAWhere stories live. Discover now