P-52"Düşmana Kendi Ayaklarınla Gitmek."

154 21 86
                                    

Keyifli okumalar dilerim^^

Keyifli okumalar dilerim^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

52. Bölüm: Düşmana Kendi Ayaklarınla Gitmek.

(1 hafta sonra)

Bir hafta. 168 saat. O günün ardından, tam tamanıma yedi koca gün geçmişti. İçinde bulunduğum olayların getirisi olan korkularım, endişelerim, şaşkınlıklarım ve son zamanlarda içimde gün geçtikçe büyüyen anne ve babama karşı özlemim, tüm bunlara rağmen, tam bir haftadır, kalp atışlarım bile, bana o geceyi anımsatıyordu.

Bazen, hatta çoğu zaman, hayatın, eğer akışa bırakılırsa, iyi yanlarıda olduğunu öğrenmiştim, çok küçük yaşlarda. Bizim gözümüzde büyüttüğümüz olaylar, bazı insanlar için basit karşılanabiliyordu. Bu sebeple, hayatta yaşadığım her duygu yalnızca ve yalnızca bana özeldi. Bir de, istisnalar vardı. Bu duyguları, dünya üzerinde, bir başkası ile ortak yaşayabilme durumu. İşte ben, tam olarak buna mucize diyordum.

Eğer çok yorulursam ve, ilerleyecek gücü kendimde bulamazsam, düşerdim ve ben biliyordum ki, düşmek zayıflık değildi. Eğer düşmezsem, eğer soluklanmak için kendime vakit tanımazsan, ne kadar yorulduğumu bile asla bilemezdim.

1 hafta içinde çok şey değişmişti. O gecenin sabahında, Poyraz, yaptığı bir telefon görülmesi ile, apar topar Londra'ya gitmişti. Söylenene göre, anneannesi, küçük bir kalp operasyonu geçirmişti ve endişelenmemesi için kimseye haber verilmemesini istemiş, her şeye rağmen bu Poyraz tarafından duyulunca yalnız kalmaması adına tedbirli davranmıştı.

Burada ise durumlar daha da karışıktı. Gündeme bomba gibi düşen haber ise, Oğuz'un nişanıydı. Her ne kadar hayatımdaki bu karmaşanın içinde böyle bir şey yapmak istemediğini dile getirse de, bir yandan, Aslı'nın babasının, Aslı'nın burada iş bulmaması için elinden geleni yapması ve yurtdışına getirme çabaları boşa çıkmıştı ve Aslı'nın katıldığı son iş görümesi, bardağı taşıran son damla olmuştu adeta.

Bu nişanın bize iyi geleceğini saatlerce dile getirmiştim ve, tam tamına 6 gün önce nişanı yapma kararı almışlardı. Bunu duyan Serpil teyze ve Turan amca küçük çaplı bir şok geçirselerde, onlarda senelerdir Oğuz ve Aslı'dan haberdar oldukları için negatif bir yorumda bulunmamışlardı ama onları şoka uğratan, hiç şüphesiz nişanın bu kadar aceleye gelmesiydi.

Saatler sonra nişan, bir otel salonunda başlayacaktı ve, Oğuz ve Aslı için mutlu olmamın yanı sıra, Poyraz'da saatler önce Türkiye'ye dönmüştü. O gününün sabahında, Annenesinim durumu sebebiyle, diyalog kurmakta pek zorlanmamıştım. Neredeyse 1 haftadır Poyraz ile kesintisiz mesajlaşıyorduk ve boş bulduğumuz anları ise telefonla konuşarak değerlendiriyorduk. Ama onu, karşımda görmeye hazır mıydı bilemiyordum. İçimde tarifi imkansız bir duygu vardı.

Şu an ise, kuaför salonundaydık. Aslı ile. Ve dakikalar sonra, Oğuz ile birlikte, Poyraz'da burada olacaktı.

"Çok heyecanlıyım!" Aslı'nın, yaklaşık bir saattir kesintisiz olarak kurduğu cümleyle, güven verircesine gülümsedim ona. Her ne kadar babası olmadan bu günün onun için buruk geçeceğini  bilsem de, bu durum için, onu nasıl teselli edeceğimi bilemiyordum.

PUSULAWhere stories live. Discover now