P-37"Cam Parçaları."

238 27 74
                                    

Erken gelen bölümlerde bugün dksksdksjskjd
Keyifli okumalar dilerim(:
Bölüm sonunda görüşmek üzere.

Erken gelen bölümlerde bugün dksksdksjskjdKeyifli okumalar dilerim(:Bölüm sonunda görüşmek üzere

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.


37. Bölüm: Cam Parçaları.

__
_

Toplantı odasının önünden zorda olsa ayrılmış, kendi odama geçmiştim. Zaman hızla ilerliyorken, gökyüzü yavaş yavaş kendini karanlığa teslim ediyor, kış mevsiminde olmamızdan ötürü, hava erken kararıyordu.

Sandalyemden kalkıp askıdan kabanımı aldım ve hızla giyindim. Masanın üzerinde duran telefonumu çantama atıp, çıktım odadan. Uzun koridorda hızla yürürken sonunda asansöre ulaşabilmiştim. İçinde bir kaç kişinin bulunduğu asansöre bindikten sonra, yaklaşık bir buçuk dakika sonra zemin kata inmiştim. Şirket yavaş yavaş boşalmaya başlarken, seri adımlarla, zemin kattan otopark alanına girdim.

Tam da tahmin ettiğim gibi arabanın önündeydi. Yavaş hareketlerle yanına ilerlediğimde gözleri gözlerimdeydi. "Çok bekletmedim umarım." diye konuştum tereddütle. Aslında söylemek istediklerim bunlar değildi ama şu an için daha makul şeylerden konuşmak en iyiysiydi.

"Sen hep gelirsen, bende hep beklerim. Sorun değil." diye konuştu.

"Seni bekletmeyeceğim!" Sesim o kadar net çıkmıştı ki, ikna olmaması kabul edilemezdi.

Bakışlarına bakılırsa ikna olmuşa benziyordu. Beraber arabaya bindiğimizde, araba şirketten çıktığı an rahatladığımı hissetmiştim. Gün yavaş yavaş batıyordu. Trafik ise o kadar yoğun değildi bulunduğunuz alanda. Deniz otobanın kenarında kalmış, tüm güzelliği ile insanı mest ediyordu.

"Poyraz," diye mırıldandım gözlerim denizin üzerindeyken.

"Doğa..." diye konuştu devam etmemi beklercesine.

"Hani beni annenin merkezine götürmüştün ya, orada bir kız vardı. Peri. Daha önce denizi hiç yakından görmediğini söylemişti bana. Hatta denizin bu kadar büyük görülmesinin bir aldatmaca olduğunu düşünüyordu. Ben... onu görmeye geleceğimi söylemiştim. Beni oraya bir daha götürür müsün?" diye sordum bakışlarımı ona çevirerek.

Sol taraftaki elimi tutup bakışlarını bana çevirdi birkaç saniye. Sanki elimi bırakma deyişimi asla unutmayacaktı. Unutmasındı.

"Denizi göstermek istiyorsun?" diye sordu.

"Evet," dedim, net bir ifadeyle. "Bazen görmediğimiz yerlere, ya da bilmediğimiz duygulara karşı yanlış düşünceler üretebiliriz. Deniz büyüktür mesela. Asla bir aldatmaca değil! Bende aşk ve sevgiyi hep birbirine benzetirdim ama öyle değilmiş. Sevilme duygusu aşktan biraz farklı ama. Sevdiğin insanı korursun, düşünürsün. Ama aşık olduğun insanı özlersin, aşık olduğun insanın yanında olmak istersin. Bunları yeni yeni öğreniyorum. Peri'ye, denizin aslında kocaman olduğunu da ben öğretmek istiyorum." diye konuştum heyecanla.

PUSULAOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz