P-32"Sihir."

225 33 43
                                    

Merhabalar sevgili Pusula okuyucularııı:')
Yeni bölüm geldiiii
Siz bölümü okuyun, bölüm sonunda görüşmek üzere.
Bu arada yukarıdaki şarkıyı açmayanı unutmayıp yorumlarınızı eksik etmezseniz çook sevinirim>333

Bu arada yukarıdaki şarkıyı açmayanı unutmayıp yorumlarınızı eksik etmezseniz çook sevinirim>333

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

32. Bölüm: Sihir.

___

Camları olmayan bir çerçeveden, bana ayna rolü oynadığına, kendimi inandırmak kadar saçmaydı tüm yaşadıklarım. Bir adım atarken, üç adım geriye gitmek kadar mantıksız, bir o kadar da endişe vericiydi. Kendimi ne olduğunu dahi anlayamadığım bir oyunun ortasında bulmuş, kurallarını dahi bilmediğim bir oyunu oynayama çalışıyordum. Hatta o oyunu oynamaya zorlanıyordum. Daha da açığı mecbur bırakılıyordum.

Sanki kendimden bile habersiz itekleniyordum bir yerlere. Görünmez bir el tarafından hareket ediliyordum. Bir kukla gibi... Duyguları olan bir kukla olur muydu? Kuklaların kalbi olur muydu? Yeni uyanmış biri gibi etrafa boş gözlerle bakınıyordum. Binlerce kilometre yürümüş kadar yorgun, ama yine de her ne pahasına olursa olsun, içimdeki belirsizlikleri yok edebilecek kadar güçlüydüm. Belki de korkularım belirsizlik hissinden daha ağır bastığında bir boşluğa düşecektim. Korkacaktım, kaçacaktım olduğum yerden. İşte o zaman nefes alamayacaktım.

Komidinimin kenarında, yerde oturmuş, öylece, elimde anne ve babamla çekindiğimiz fotoğrafa bakıyordum. Gözlerim bomboştu. Hissizlik miydi bu, bıkkınlık mıydı, ben bile emin değildim. Bana, mutluluğu, sevinci, heyecanı, korkuyu, endişeyi, yalnızlığı hatırlatan elimdeki fotoğrafa öylece bakıyordum. Daha iki gün önce cam parçalarının elimi kestiği, çerçevesi olmayan, öylece elimde tuttuğum fotoğrafa bakıyordum.

"Bana, bütün duyguları öğretipte, o duygularla nasıl başa çıkacağımı neden öğretmediniz?" diye fısıldadım sessizce. Hayalkırıklığı, sitem, öfke, hepsi nasıl olurda aynı yerde toplanabilirdi?

"Bana biraz da yardımcı olmayı deneseniz keşke? Hepsiyle baş edemiyorum çünkü." diye konuştum gözümden akan yaşlarla. Aynı zamanda gülüyordum. Psikolojimi bozulmasına çok az bir süre kalmıştı. Kim bilir, belki o da benden habersiz bozulmuştur.

"Benden güçlüler galiba, görünmezler. Hem görünmez olup, hem de bu kadar güçlü olduklarını hissetmem normal mi? Belki de...güçsüz olan benimdir." Boş gözlerle bakmaya devam ediyordum.

"Konuşsanız şimdi... şu kapıdan girip bir şeyler söyleseniz bana. Kimseye söylemem. Sizi gördüğümü kimseye söylemem. Çok özledim. Çok yoruldum. Ben yine senin yaptığın kurabiyeleri senden gizlice misafirler gelmeden alıp kaçsam mutfaktan. Olmaz mı anne? Baba, seninle oyunlar oynarken, yaptığımız yaramazlıkları, evde zarar verdiğimiz eşyaların suçunu annem kızmasın diyen sana atsam yine. Annem her şeyi farkettiğinde kahkahalarla gülsek yine. Olmaz mı?" Elimle gözyaşlarımı silip kesik bir nefes aldım.

"Hatalar yapıyormuşum gibi hissediyorum. Hatalar yapmaktan korkuyorum. Hatalarımın, yanlış seçimlerimin bedelini ona ödetmekten korkuyorum. Bana... senin anneme baktığın gibi bakıyor baba. Ona bağlanmaktan korkarken daha çok bağlanıyorum. Sizin gibi, onu da kaybetmekten korkuyorum. Ama sen söylemiştin ya bir keresinde, 'insan sevdiği için her şeyi göze alır diye.' diye. Şimdi daha iyi anlıyorum seni. Ama yine de kalbim ağrıyor. Nefes alamıyorum. O, çok kırılmış. Gözlerinde baktığımda görüyorum. Gözleri sürekli buğulu bakıyor. Ama bazen içindeki ışığı da görüyorum. Gözleri gözlerimdeyken, ondan gözlerimi kaçırmamaya direndiğim zaman görüyorum o ışığı." diye mırıldandım sessizce. Hemen yanımdaki pusulamı elime aldım ve bir süre izledim.

PUSULAWhere stories live. Discover now