P-12"Bir Köprünün İki Ayrı Ucunda."

139 14 66
                                    

Keyifli okumalar dilerim^^

Olivia Rodrigo-Traitor

Olivia Rodrigo-Traitor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

12. Bölüm: Bir köprünün iki Ayrı ucunda.

Gözlerimi yeni güne açtığımda, yatağımdaydım. Alt kattan duyduğum bağırış sesleri gittikçe artarken, hızla yerimden doğruldum ve yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledim üzerimdeki beyaz gecelikle. Kapıyı açtığımda kapının önünde gömleğine bulaşmış kanla yatan Poyraz vardı.

"Poyraz!" diye bağırdım. Bağırmamla alt katan gelen bağırış sesleri daha da yükseldi. Elimi nabzına götürdüm. Nabzı atmıyordu, yüzü bembeyaz, elleri ise buz gibiydi.

"Poyraz! Aç gözlerini!" Bu sefer alt kattan gelen sesler öyle yüksekti ki, kulaklarımın sağır olduğunu hissettim bir an için. Bir boşluğun içine düşmüştüm tekrardan ve sesler kulağımda yankılanıyordu adeta.

Hızla ayağı kalktım gözümden akan yaşlarla. Ama sesim çıkmıyordu. Ellerim kan içinde kalmıştı ve beyaz geceliğimde bundan nasibi almıştı. Yardım çağırmak için merdivenlere ilerlediğimde ayağımı attığım her adımda yer ayağımın altından kayıyordu sanki.

Aşağı indiğimde şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Poyraz tekrar karşımdaydı ve bu sefer bağırış seslerinin bulunduğum kattan gelmesinin yanı sıra yukarıdan da sesler geliyordu. Ancak salonda kimse yoktu.

Gözlerimi kapattım sıkıca. Aldığım derin nefesler ve kapalı gözlerimden sızan yaşlarla tekrar açtım gözlerimi. Poyraz yine karşımdaydı. Hareket edemiyor, ona yaklaşamıyordum. Bağırış sesleri... Bağırış sesleri olabilecekmiş gibi daha da yükselirken olduğum yerde küçüldüm sanki.

Yattığım yerden hızla doğrulduğumda nefes nefeseydim. Hava yeni yeni aydınlanmaya başlıyordu ve oda, yeni doğmaya başlamış güneşin izlerini taşıyordu. Bakışlarımı bir eli hâlâ belimde, ve aldığı düzenli nefeslerle derin bir uykuda olan Poyraz'a kaydı. Yavaş yavaş sakinleşirken elimi tereddütle kaldırdım ve bileğini kavrayıp nabzına dokundum. Gördüğüm kabusun etkisi hâlâ üstümdeyken, nefes almasına rağmen neden nabzına bakma gereği duyduğum gayet açıktı. Yüzüme dokundum. Gördüğüm kabustaki gibi bembeyaz değildi. Yavaşça eğildim ve göğsüne yatmadan kokusunu içime çektim.

Yavaş hareketlerle yerimden kalkıp, dün gece koltuğa bıraktığım ceketi üzerime geçirdim ve çantamı omzuma takıp kapıya doğru birkaç adım attım. Kabusumun sahneleri zihnime doluşurken tekrar arkamı döndüm. Muhtemelen iki gün boyunca uyumadığı için bu kadar derin bir uykudaydı. Birkaç adım attım yatağa doğru tekrardan. Kenara çöktüm ve yüzünü izledim.

Aramızda neredeyse hiç yok denecek kadar mesafe olmasına rağmen nasıl bu kadar uzaktık?

"Kendine iyi bak, olur mu?" diye sordum sanki uyanıkmış gibi. Ayağı kalktım ve arkama bakmadan odadan çıktım. Kimseye görünmeden hastaneden de çıktım ve hastanenin köşesine parkettiğim arabama binip eve sürdüm.

PUSULAWhere stories live. Discover now