"Herkesin bir hikâyesi vardır ve, bazen bu hikayenin ucundan tutmak, o hikâyeyi yaşamaktan daha zordur."
__
"Sen hep, en etkilendiğim bir kitap satırı gibi olacaksın benim için. Bıkmadan defalarca okuduğum, aklımdan çıkmayacağını bildiğim halde ezbe...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
39. Bölüm: Sıcak Kahve.
_ __
Bakışlarım araba camının sileceklerine takılmış, derin düşüncelere hapsolmuştum. Babaannem ve dedemin bana ulaşamayışı sonucunda Oğuz'a haber vermeleri ve Oğuz'un telaşlanıp en sonunda Poyraz'ı araması, Poyraz'ın her şeyin kontrolünün altında olduğunu söylemesi ve evden çıkışımız dakikalarımızı almıştı. Hafta sonuydu ve evdekileri merakta bırakmamak adına dışarıda kahvaltı yapma fikrini de rafa kaldırmıştık.
Telefonum kırık olduğu için bana ulaşamamaları gayet normaldi üstelik beni idare edebilecek tek arkadaşıma da haber vermemiştim. Maalesef planlar yapabileceğim ve o planlara sadık kalacağım bir hayat yaşamıyordum şu anda.
Ellerim istemsizce boynumdaki kolyeye kayıyor, ve yüzümde, aynı şekilde istemsiz bir gülümseme beliriyordu. Bu kolyenin güzel bir hikayesi vardı ve hikayesi olan her şeye daha çabuk ve içten bir şekilde bağlanabiliyordum. Buna hikayesi olan şarkılar ve kitaplarda dahildi.
"Sana bir şey söylemem lazım sevgilim." Bakışlarımı Poyraz'a çevirdiğimde söyleyeceklerinin en azından benim için pekte hayırlı olmadığını anlamak zor değildi.
"Dinliyorum." dedim tereddütle.
"Babam, aramızdaki ilişkiyi öğrenmiş. Ve sadece babamla da sınırlı değil. Şirkettekilerde. Hatta herkes." Fal taşı gibi açılan gözlerimle ona döndüm.
"Ne?! Nasıl? Nasıl öğrenmişler?" Sorularımı sıralarken derhal cevap beklediğimi belirten bir ses tonu vardı sesimde.
"Kim, neden böyle bir şey yapsın?" dedim şaşkınlıkla.
"Neden yapmasınlar?" diye sordu. Sesi bıkkın çıkmıştı ki emin olduğum bir şey varsa o da, onun için önemli olanın bu durumun öğrenilmesi değilde bu şekilde öğrenilmesiydi. Bizzat kendisi tarafından öğrenilmesini istiyordu muhtemelen. Tıpkı benim gibi ancak bana zaman vermesini söylediğim için kendimi suçlu hissetmiştim.
"Babam çok tanınan bir iş adamı ve işlerin başına bir anda ben geçtim." diye devam etti. Onaylamaz bir ifadeyle başını salladı. "Şu anda birçok medya bu durumu konuşuyor da olabilir. Bilemiyorum." Şaşkınlığım her geçen saniye daha da artıyordu. Bir telefonum olmadığı için maalesef çoğu şeyden habersiz kalmıştım.
"Ya baban öğrenmiş! Kemal Bey kim bilir nasıl anladı! Peki ya şirkettekiler? Herkes öğrenmiş!" Ne diyeceğimi bilemiyordum. Her şeyden biraz uzaklaşmak daha ciddi meseleler ve sorunlar olarak geri dönüyordu bana.