P-6"Siyah Çizgi."

144 20 52
                                    

Keyifli okumalar dilerim^^

Keyifli okumalar dilerim^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

6. Bölüm: Siyah Çizgi.

Bağırış.

Kulaklarımın ardında gizlenen, ve benim uğruna savaştığım son amacımın ardında, sesi amansızca uğuldayan bir bağırış gizliydi.

Ve o bağırış beni yok ediyordu. O ses ilk defa onu gördüğümde bu kadar yakıcı bir etki bıraktı akıllarda. Çok derin, ve belki de aklın almayacağı kadar sessiz bir haykırıştı. Sessizlik, ilk defa tüm sesi bastırmaya yetmişti. Sessizlik çok büyük bir deprem etkisi yaratmıştı.

Henüz 15 yaşındayken, insanların farklı farklı psikolojilere girebildiğini, yani, aslında herkesin göründüğü dış görüşten, ya da ruh halinden fark olduğunu anlatan bir kitap okumuştum.

Buna en büyük örnektim belki de. İnsanlara karşı mutlu görünen, ve aslında mutluluğun ne olduğu bir hiçbir zaman bilememiş küçük bir kızdım. İçimde bir yerle hâlâ o Doğa'yı taşıyordum belki de bir zamanlar. Artık masum değildim. Duygularıma kilit vurulmuştu. Ve benim içimde şu an, sadece nefret vardı. Nefret ise içimdeki hırsla alakalıydı.

Wilson'ın dediğine göre psikopat değildim. Ancak depresyondaydım. Wilson'ın dediği yoldan gidiyordum. Gerçeklerin üstünü örtmeye çalıştıkça, olduğum yerde kaldığıma kesinkes ikna olmuştum.

Uzay'ın odasının salonunda, yuvarlak masaya geçmiştik. Yaklaşık yirmi dakika geçmişti ve ben çoğu şeyi anlatmıştım. Bazı şeyleri sesli dile getirmek, yaşamaktan daha zor oluyormuş. Bunu farketmek, canımı bir kere daha yakmıştı. Çünkü hâlâ inanamadığım, ve gördüğüm kabuslardan ibaret günler yaşadığıma inanıyordum.

Artık uyanmak istiyordum.

Bakışlarımı oldukça ciddi bir ifade ile beni dinleyen Uzay'a çevirdim. Ya bundan daha karmaşık davalarda bulunmuştu, ya da şoktaydı. Emin değildim.

"Konuşmayacak mısın?" diye sordum, bakışlarımı ona sabitlediğimde. Sesimle beraber bakışları beni bulmuştu.

"Bu adamın bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim." dedi. Gözleri hâlâ gözlerimdeyken tereddütle dudakları aralandı. "Bu, bir cinayet." dedi. Yutkunmadım.

"Bana yardım edecek misin?" diye sordum, sesimi düz tonda çıkarmaya özen göstererek.

"Evet." dedi. "Selçuk Yalçınkaya, baban yani. Dün akşam otel müdürü söylemişti... otele ortak olmuş. Kapıdaki korumalarda ona ait?" dedi, sorarcasına.

"Evet." dedim. Hangi söylediğine bir cevaptı bilmiyordum ama, babam oluşuna olmadığı kesindi.

"Kapıda bu kadar koruma varken nasıl odana girebildiler?" dedi, daha çok kendi kendisine soruyor gibiydi.

"Bunca şeyi yapmışlar sonuçta, buna mı takıldın?" dedim hayretle.

"Tamam," dedi, ayağı kalktığında. "Şimdi polisi arayalım. Suç duyurusunda bulunacağız. Aşağı inelim. Otelin müdürüyle de konuşalım bi' " Başımı olumlu anlamda sallayarak ayağı kalktım. Polisi aradım ve tehtid edildiğimi, bulunduğum otelde, odama girildiğini ve bırakılan nottan bahsettim.

PUSULAWhere stories live. Discover now