P-46"Doğa."

177 22 49
                                    

Hemen bölüme geçin bakalım.
Bölüm sonunda açıklama yaptım.
Keyifli okumalar dilerim(:'

Keyifli okumalar dilerim(:'

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

46. Bölüm: Doğa.

Dün gece, Poyraz beni eve bıraktıktan sonra sanki başımda hiçbir derdim yokmuş gibi, kafamı yastığa koyduğum gibi uyuyakalmıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Dün gece, Poyraz beni eve bıraktıktan sonra sanki başımda hiçbir derdim yokmuş gibi, kafamı yastığa koyduğum gibi uyuyakalmıştım. Bünyem, artık bu kadar düşünceyi kaldıramamış ve haliyle yorgun düşmüştü. Sabah erken kalkmış ve küçük bir plan değişikliği ile şu anda kendimi Oğuz'un arabasında otururken bulmuştum. Poyraz, evrak işlemlerini halletmek için şirkete biraz daha erken gitmişti ve Oğuz'un benimle konuşmak istediğini söylemesi üzerine plan değişikliğinin üzerinde durmamıştım.

"Dün konuşmadık, ya ben hâlâ anlayamıyorum, anne ve babanın en yakın arkadaşı, neden böyle bir şey yapıyor? Nasıl bir sebebi olabilir ki?" Başımı yasladığım camdan Oğuz'a çevirdim. Sesi oldukça düşünceli ve anlamadığı her halinden belli bir ifadeyle çıkmıştı.

"Oğuz, o adamın ismini artık biliyoruz." diye mırıldandım, sıkıntılı bir nefes vererek. Kar, yolu neredeyse kapatacak şekilde yağdığı için çok yavaş hareket ediyorduk. Saat sekiz buçuğa geliyordu ve havanın aydınlandığı pekte söylenemezdi. Hem bu konu, hem de şirkete gidiyor oluşum beni fazlasıyla germişti.

"Nasıl yani? Nasıl biliyorsun?" diye sordu şaşkınlıkla. Bakışları, bir iki saniyeliğine beni bulmuş ve tekrar yola çevrilmişti.

"Çiftlikte gördüğümüz o fotoğrafın bir benzerini bahçedeki kulübede gördüm dün. Üzerinde bir isim vardı. Onun ismi olduğuna eminim. Çok tanıdık geliyor. Selçuk Yalçınkaya..." derin bir nefes alıp kaşlarımı çattım. "Nasıl bir amacı var inan bilmiyorum. Poyraz, adamı araştıracağını söyledi."

"Bir şeyler çıkar mı dersin?" diye sordu bu sefer. Çantamdan babam ben ve artık ismini bildiğim, Selçuk YalçınKaya ile çekilmiş fotoğrafı çıkardım. Oğuz'un bakışları elimdeki fotoğrafla kaymıştı.

"Bilmiyorum Oğuz. İçimde tuhaf bi' his var. İyi ya da kötü bir şeylerin cevabını artık alacağımı hissediyorum. Artık, ne olacaksa olacak." dedim, bakışlarımı Selçuk Yalçınkaya'nın hüzünlü ve dalgın bakışlarından ayırmadan.

PUSULAWhere stories live. Discover now