P-31"Bataklık."

252 13 125
                                    

Bölüme geçmeden söylemek istediğim bir şey var. Bölümlere oy ya da yorum sınırı koymak istemiyorum ancak ne kadar etkileşim olursa, bölümler o kadar hızlı gelecek.

Nil Karaibrahimgil- 18.
The Neighbourhood- Sweater weather.

Keyifli okumalar dilerim^^

Keyifli okumalar dilerim^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

31. Bölüm: Bataklık.

Gözlerimi açtığımda, başım, ritmine yabancı olmadığım kalbinin üzerindeydi. Yaşadığım anın gerçekliğini kanıtlamak için, gözlerimi birkaç kez üst üste açıp kapattım. Her şey gerçekti. Poyraz buradaydı. Kolları sımsıkı sarmalamıştı beni. Başım göğsündeydi. Halüsinasyon değildi. Gerçekti.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Yağmur yağıyordu ve bu sebeple, dışarıdaki bulutlu hava, saatin kaç olduğunu tahmin etmemi engelliyordu.
Ama uykumu almış hissediyordum. Uzun zaman sonra, rahat bir uyku çekmiş gibiydim.

Düzensiz nefeslerinden anladığım kadarıyla, Poyraz uyanıktı.

Başımı kaldırıp, uyanık olduğunu teyit etmek için gözlerimi gözlerine çevirdim. "Günaydın." dediğimde, dudaklarında sıcacık bir gülümseme belirdi.

"Güne başlar başlamaz seni görmek, ve günümün aymaması. Olabilir mi böyle bir şey?" dediğinde, bakışlarımı zorlukla ondan çekip, tekrardan başımı göğsüne yasladım. "Ne oldu?" diye sorduğunda, gözlerimi tekrardan kapattım gülümseyerek.

"Sen öyle iltifat edince utandım biraz. Biliyorsun, senin böyle açık açık iltifat etmelerine alışık değilim."

Başımın bir anda yan taraftaki yastıkla buluşmasıyla, bileklerimi acımayacak şekilde başımın üstünde birleştirdi ve üzerime doğru eğildi. Her şey o kadar ani olmuştu ki, hızına yetişememiştim olanların.

"Demek benimle dalga geçmeye devam edeceksin?" diye sorduğunda, yüzünde tehlikeli bir gülümseme vardı ama bu ifadesi gülmeme sebep oldu.

"Poyraz, lütfen bırak."dediğimde, gülmekten zar zor konuşabilmiştim. Başını olumsuz anlamda salladığında, daha fazla eğilmişti ve yüzlerimiz arasındaki mesafeyi neredeyse sıfırlamıştı.

"Cezanı ödemeden bırakmam." dediğinde, sakallarını yanağıma sürtmüştü.

"Ne cezası Allah aşkına?!" diye konuştuğumda, gülmemi durduramıyordum çünkü yanağıma değen sakalları beni fazlasıyla huylandırıyordu.

"Çok kötü bir ceza." dediğinde, kulağıma doğru fısıldamıştı.

Dudaklarını kulağımın kenarında hissettiğimde, "Ne kadar kötü bir ceza?!" diye resmen bağırmıştım. Artık gülemiyordum. Daha fazla bu kadar yakın olmamalıydık. Bu, ikimiz içinde tehlileliydi. Ancak kimin umurundaydı, orası tartışılırdı. Küçük bir kahkaha attığında, bu halim onu fazlasıyla eğlendiriyor olmalıydı.

PUSULAWhere stories live. Discover now