P-33" Aşkına Sahip Çık."

279 36 69
                                    

Merhabalarrr ^^
Benim için çook özel bir bölüm oldu bu bölüm. Umarım sizde seversiniz. Keyifli okumalar dilerim.
Yorum yapmayı ve yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmazsanız sevinirim.

Yorum yapmayı ve yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmazsanız sevinirim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

33. Bölüm: Aşkına sahip çık.

Alaşağı olmak.

Kendimi ifade edebileceğim en kısa cümle buydu sanırım. Kendimi ifade edebileceğim başka kelimeler, başka cümlelerde bulabilirdim elbette. Ya da on sekiz yaşıma kadar durmadan yazdığım günlüğümü açıp, kendimi şimdiyle kıyaslayıp durum değerlendirmesi yapabilirdim. Evet, bunları gerçekten yapabilirdim ama bu iki kelime bana şu an için daha yakın gelmişti.

Hayatımı belli belirsizce sorguladığım 18. yaşımda bırakmıştım günlük yazmayı. Doğum günümde. Kimdim ben? Doğa'ydım. Anne ve babamı çok küçükken bir yangında kaybeden, Doğa'ydım. Anne babası olmadan yaşayan tek kişi değildim, biliyordum. Acımı paylaşacağım bir kardeşim yoktu. Babaannem ve dedemle yaşıyordum. Acılarımı kendi içimde sıradanlaştıran, tüm gerçekliğe rağmen, hayaller kuran Doğa'ydım. Bu muydu? Sadece bunlardan mı ibarettim? Duygularım peki? Kendime söylediğim yalanlar? Kendime dürüst olamadığım her an hissettiğim o ince sızı? Bunların hiçbirini o aptal günlüğe yapamadığımı farkettiğimde bırakmıştım günlük yazmayı. Çünkü ben daha kendime itiraf edemezken, o günlüğe yazamazdım. Yazmadım.

Acı çekiyordum. Dedem ve babaannem daha evlatlarının ve gelinlerinin acısını yaşayamadan onlara verilmiştim. Çünkü başka kimsem yoktu. Ben tanımıyordum ya da. Umurumda bile değildi. Anne ve babam bir anda hayatımdan çıkmışlardı ve benim o an nerede olduğum umurumda bile değildi.

Biliyordum içten içe. İçime sakladığım her bir duygunun, her bir acının eninde sonunda karşıma çıkacağını biliyordum. Unutmak istediğim, hatta üzerini örttüğüm düşüncelerin elbet birgün teker teker karşıma çıkacağını biliyordum. Çünkü ben, hayatım boyunca veda edemedim. Acılara, ayrılığa, hatta daha henüz adım atamadığım hayallerime bile. Sadece sakladım. Bir köşeye koydum. Korkak mıydım, bilmiyordum. Bana güçlü olduğumu söyleyen insanlar veda edemediklerimi görseler yine böyle düşünürler miydi, bunu da bilmiyorum. Bu kadar çok bilinmezlik yetmezmiş gibi yenileri de ekleniyordu üstelik.

Zihnimde sayıklayıp durduğum araba plakasıyla, gözlerim gelen seslerle birlikte açılmıştı. Göz kapaklarım yavaş yavaş açılıp kapanırken bulanık olan görüntü de yavaş yavaş netleşiyordu.

"Başına hasar aldığı için önlem amaçlı, en azından bu gecelik hastanede kalması daha uygun olur." diyordu beyaz önlüklü, yaşlıca, kır saçlı bir adam.

Neredeydim?

"Tabii, siz nasıl uygun görürseniz öyle olsun. Gerçekten bir sorun yok, değil mi?" diye sordu, oldukça endişeli bir ses. Oğuz'un sesi.

"Dediğim gibi, sadece küçük bir önlem." dedi beyaz önlüklü adam.

"Çok teşekkürler." dedi Oğuz az da olsa yatışmış ses tonuyla.

PUSULAWhere stories live. Discover now