P-2"Kaza."

1.1K 122 40
                                    

Keyifli okumalar^^

Kadebostany- Save me.

2

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


2. Bölüm: Kaza.

Elimdeki kalemi sinirle masama vurup, ritim tutarken, önümdeki kağıda yapacağım çizime bir türlü konsantre olamıyordum. Sakin olmalıydım. Belki de içimden kendime 500. Sakin ol deyişimdi, ama hala bir etkisini görebilmiş değilidim. Odamdan çıkıp, lavaboya doğru ilerlemeye başladım. Tabii ki de kulaklarım şirketin dedikoducu kızlarına maruz kalmıştı. Hem de, acımasızca!

"Patronun oğlunu gördünüz mü? Çok yakışıklı." dedi kız. Sessiz söylemeye çalıyordu ancak, sesini buradan babaannem bile duymuştu muhtemelen.

"Aynen aynen. Hele o gözleri!" Yok ama artık! Gözlerimi devirerek lavaboya girdim. Patronun oğlu şirketteki bütün kızlar tarafından takdir edilsede , benim umrumda değildi. Çok yakışıklıymış! hiç de bile, bir kere çok çirkindi! Yanii... Tamam, her neyse! Çok yakışıklı olması, ukala olduğunu değiştirmezdi. Evet! Kesinlikle. Şimdiki planım, elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmekti.

Lavabodan çıkıp, hızla odama girdim. Kızların konuşmaları hala kulaklarımda yankılanıyordu. Ah! Bir de yarın evine gidecektim. Ama ben bugünün gerçekten güzel geçmesini beklemiştim!

Önümdeki kalemi elime alıp çizebileceğim en mükemmel şekilde çizimimi bitirirken, yavaş yavaş iş günümün sonuna yaklaşıyorum. Genel olarak işten saat 18.00'da çıkıyordum yalnız, dün fazla yoğun olduğum için şirketten çıktığımda saat gece yarısına geliyordu. Odamdan hızla çıkıp, merdivenlere yöneldim. Çünkü bugün gerçekten de benim günüm değildi. Asansöre bindiğimde yere çakılma ihtimalim diğer günlere nazaran daha yüksekti. Merdivenleri bitirdiğimde, nefes nefeseydim. Biraz soluklanmak için merdivenin kenarında oturdum.

"Doğa iyi misin?" Kafamı kaldırıp, elinde çay tepsisi olan mustafa abiyi gördüm. Mustafa abi bizim şirketin neşe kaynağıydı. Yani... En azından benim için öyleydi. Zira konuştukları bizim kızların dedikodularından daha çok ilgimi çekiyordu. Benim yaşlarımda bir kız çoçuğu olduğundan bahsederdi çoğu zaman, ama yurtdışında olduğundan özlemini anlatırdı sürekli. Beni de kızı gibi görürdü.

"İyim. Merdivenlerden inince nefes nefese kaldım." dedim, kesik kesik çıkan sesimle.

"Kızım asansör ne diye var?" diye sordu yüzüme şaşkınca  bakarken. Bu arada biraz unutkan olduğu için genelde anlattıklarımı sürekli unutuyordu. Ama ben her seferinde tekrar tekrar anlatıyordum.

"Kolostrofibim var benim mustafa abi. Bugünde pek günümde değilim sanırım. Öyle merdivenlerden ineyim dedim"

"Günümde değilim diye bir gün camdan atlayacaksın o olacak en sonunda!" Adam haklıydı. Ben ise söylediklerine güleyim mi, ağlayayım mı bilemedim. Evrenle aramızda çok garip bir bağlantı vardı. Öyle geçinip gidiyorduk. Mustafa abiyle ettiğim sohbetten sonra şirketten çıkıp arabama doğru ilerledim. En iyisi kafeye gitmek diye düşünüp kafeye sürdüm arabayı. Bugünde gitmezsem ne zaman giderdim hiçbir fikrim yoktu. Oğuz'a küçük bir sürpriz yapmanın tam zamanıydı.

PUSULAWhere stories live. Discover now