18 ve 19. Bölümler

145 14 139
                                    

Çok önemli bir duyurum var. Bu bölüme en çok yorum yapan 3 okuyucuma, gelecek bölümde Poyraz'ın anlatımıyla yazmış bulunduğum bölümü ithaf edeceğim. Ancak lütfen yorum yaparken, random gif ve emojilerden elinizden geldiğince kaçının.

Keyifli okumalar dilerim^^

SYML- Where's my love

Yseult- Corps

Jony- Kometa

Jony- Kometa

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

18. Bölüm: Görkemli Buluşma.

Arabam, otobanda tüm hızıyla ilerlerken, tüm dikkatimin dağılmasını engellemek için, radyoyu açtım rastgele ve sesi son sese çıkardım. Radyoda ne çaldığını algılamıyordum. Ne çaldığıyla ilgilendiğimi de söyleyemezdim. Zaten, kulaklarım uğulduyordu. Mesele herhangi bir şey dinlemekte değildi. Kafamın içinde durdurak demeden konuşan bir ses vardı. Ve ben o sesi susturamıyordum.

Bazı şeyler tam olarak olması gerektiği gibi olurken mi, yoksa olmaması gerektiği gibi olurken mi daha çok absürt durardı emin değildim. Eğer emin olsaydım, kafamdaki sesi de durdurabilirsin pekala.

Daha iki gün önce suratına ondan nefret ettiğimi söylediğim adamı, bugün yanında başka bir kadın ile görürken, -üstelik o kadınla magazinciler tarafından fotoğraflarının görüntülendiğini atlamıyorum- neden bu kadar canım yanıyordu?

Belki de, her şey, her zamanki gibi ilerliyordu. Olmaması gerekti gibi.

Çünkü benim onu kıskanıyor olmam, olmaması gereken bir durumdu. Ondan nefret ettiğimi söyledikten sonra, karşısında afallamam olmaması gerekenin üzerinde , ve hatta aptallıktı. Şimdi anlıyordum ki, benim belki de tek sorunum buydu. Yolumdan sapmamalı, ve tüm dikkatimi büyük resmi görmeye odaklamalıydım. Bu, yeni bir yenilgi yaşamamam için en mantıklı karardı hiç şüphesiz.

Telefonum çaldığında, radyoyada ki şarkıyı kapatıp, telefonun sesini hoparlöre verdim ve çağrıyı yanıtladım. Arayan, Uzay'dı.

"Efendim Uzay?" dedim, yaklaşık on beş dakika evvel onunla konuşmamışım gibi.

"Telefonu suratıma kaptır gibi kapatınca merak ettim. Bir sorun mu var?" diye sordu merakla.

"YOK!" diye bağırdım. Öfkem, asla ve asla ona değildi. Kendimeydi. "Kusura bakma Uzay." dedim saniyeler sonra, mahçup bir ifadeyle. Bir kaç saniye dişlerimi sinirle etime geçirdikten sonra hızımı biraz yavaşlatarak, kafamı koltuğun başlığına yaslayıp sıkıntılı bir nefes aldım.

"Bir şey olmuş belli ki." dedi, ona bağırmamı, ve hatta terslememi umursamamış olmalıydı.

"Bir şeyler hep oluyor zaten." dedim, arabamı yolun kenarına çekerek.

PUSULAWhere stories live. Discover now