P-24"Hayat Çarkı."

371 48 124
                                    


Merhabalarrrr^^
Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın
lütfen.
Keyifli okumalar dilerim:')

__

__

24

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


24.Bölüm:Hayat Çarkı.

__

__

Hayatınızda kendinizi sorguladığınız anlar oldu mu hiç? Yürüdüğünüz yolun nerede son bulacağını ya da o yolun doğruluk payını hiç düşündünüz mü? Ya da şöyle söyleyeyim, siz hayatınızda hiç, ' Ben nereye gidiyorum?' diye sordunuz mu kendinize. Herkesin hayata geliş sebebi vardır klişelerine inananlardan mısınız yoksa?
Algılarınızın kapandığını hissettiniz mi peki? Kalabalık ortamlarda çok olur mesela ama sessiz ortamlarda çok düşündürür. Can yakma pahasına da olsa düşündürür. Kendimi şimdi çıkmaz bir sokaktan öte, kapının ortasında kalmış gibi hissediyordum. Adımımı hangi yöne atacağımı hesaplamaya çalışıyorum sanki. Lakin matematiğin yetmiyordu bu hesaplamayı yapmaya...

Yavaşça yere eğilip, düşürdüğüm siyah oyuncak at'ı elime alıp, yaklaşık on beş kere okuduğum not kağıdını masanın üzerine bıraktım. Düşüncelerim birbirinin önünü kesmeye çalıştırken bu at'ın anlamının ne olabileceği hakkında aklımın sınırlarını aşacak şekilde zorlamama rağmen bulamamıştım. Aklıma dün gelen mesaj geldiğinde bunların birbirleriyle bağlantılı olduğunu düşünmeme rağmen hâlâ bir mantık bulamıyordum. Dün benimle konuşmak isteyen birinden bir mesaj alıyordum ve bugünde buna dair bir ipucu. Ne düşünmem gerektiğini, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. İçimde bir taraf hala bunların saçma bir rastlantı ya da şaka olduğuna inanmaya çalışıyordu.

Kafamın daha fazla karışmasını engellemek adına notu ve oyuncak at'ı kutuya koyduktan sonra, çekmeceye yerleştirip, pencereye doğru ilerledim. O kadar gergindim ki, oda sanki normalin üstünde sıcaklamıştı. Penceremi yarım bir şekilde üstten açıp aklımı dağıtmak adına caddeden geçenleri izlemeye başladım. Tamam, şu anda belki de dengesiz olduğumu düşünüyor olabilirsiniz hatta, gelen o mesajın ve kutunun bir nevi dengseiz bir sapıktan gönderildiğini de düşünüyor olabilirsiniz çünkü ben de düşündüm ama yapabileceğim hiçbir şey yok. En azından şimdilik.

Masama geçip cep telefonumu elime aldığımda rehbere girip Oğuz'un numarasına tıkladım. Onunla bugün konuşacaktım. İlk aramamda telefonun kapalı olduğunu anlayınca mesaj atmak yerine sesli mesaj göndermeye karar verdim.

Oğuz, bugün konuşalım mı? Biliyorum biraz zaman istedin ama daha fazla danamıyorum. Lütfen...

Mesajı gönderdikten sonra masama geçip uzun bir süre Bahadır Bey'in A.V.M. ve bar için çizdiğimiz dosyaları inceleyip birkaç ekleme yapmıştım. Aklımı başka bir şekilde dağıtamazdım. Düşünmek istemesem de aklımı kurcalayan şeyler vardı. Keşke bizim de istediğimiz zaman düşüp istediğimiz zaman düşüncelerimizi durdurabileceğimiz bir tuşumuz olsaydı. Belki de hayat o zaman biraz daha kolaylaşırdı bizim için. Sorunlarla ve saçma düşüncelerle karşı karşıya kalmak hayatın içindeydi, evet... Ama bazen dayanılmaz olabiliyordu. Düşünceler birer ok misali insanın kafasını hedef alıyordu ve tek tek de değil, bir savaştaymışcaşına...

PUSULAWhere stories live. Discover now