P-16"Aynayı kendine tut."

541 68 62
                                    

Geç gelen bölüm için özür dilerim. Bölüm sonunda açıklama yapacağım.
Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın. Bu uzun bölüme bol bol yorum bekliyorum. Keyifli okumalar dilerim renkli kelebeklerim^^

__

__

16.Bölüm: Aynayı Kendine Tut.

Bölüm: Aynayı Kendine Tut

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


__

__

Yaklaşık yarım saattir yaslı olduğum yatağımın başlığından derin bir nefes alarak tekrar yatağımın üzerine oturdum. Gözlerim duvarda asılı duran saate kaydığında saatin 21.00 olduğunu gördüm. Şirketten çıkalı üç saat olmuştu ve ben yemek yedikten sonra hızla odama kapanıp elime aldığım rastgele bir kitaba bakarak kafamın boşalmasını bekliyordum ama nafileydi.

Kafamda oluşan kargaşa beni rahat bırakmıyor, bir yenisi ekleniyordu. Her bir köşe de yankılanan bu seslerle ne kadar yorgun olduğumu bir kez daha farketmiştim ama yorgun olmaya alıştığım için benim için bir sorun yoktu aslında. Bazen yorgun olmak bana bütün duygulardan daha yakın geliyordu çünkü biliyordum ki eğer yorgun olursam rahatlatacağım bir günde olacaktı. Olmalıydı da..

Tekrar ayağı kalktığımda açık penceremden içeri giren ılık rüzgarla farklı şeylere odaklanmaya çalışıyor, ama kendimi her seferinde aynı yerde buluyordum.

Aladağlı...

Onu ilk gördüğüm gün kafamı bu derece karıştıracağını nereden bilebilirdim ki? Benim için sıradan, aynı kaldırımı paylaştığım insanlardan bir farkı olmayacağını düşünürken şimdi kendimi onu düşünürken bulmam ne kadar akıllıcaydı emin değilim.

Bugün imzaladığı o kağıt gözlerimin önünden gitmezken, asansörde bana söylediği sözler kulaklarımın ardında beni derin bir kargaşaya çekiyordu.

Belki de umrumda olamamlıydı. Onu düşünmek aptalcaydı ve ben bu aptallığı uzun süre daha yapacakmış gibi hissediyordum.

Belli belirsiz dışarı bakarken, telefonumun sesiyle dalgın bakışlarımı sokaktan geçen rastgele insanlardan ayırıp telefonuma yöneldim.

Bodyguard arıyor...

"Doğa." Telefonu açtığımda karşı taraftan gelen Oğuz'un sesiyle dikkatimi tamamen ona vermeye çalıştım.

"Neredesin?" Sokaktan geçen bir arabanın loş odayı aydınlatmasıyla
boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.

"Evdeyim." Dedim kısaca.

"Anladım. Aşağıdayım ben. Biraz yürüyelim mi? Anlatmam gereken şeyler var."

"Olur. Beş dakikaya aşağıdayım."

"Bekliyorum." Telefonu kapatıp yatağımın üzerine koyduğumda askıdan bir ceket üzerime geçirdikten sonra telefonumu elime alıp odamdan çıktım. Biraz yürümek bana da iyi gelirdi umarım.

PUSULAWhere stories live. Discover now