P-5"Ruhumun İntikamı.

150 16 87
                                    

Keyifli okumalar dilerim^^

Keyifli okumalar dilerim^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

5. Bölüm: Ruhumun İntikamı.

Yürüyordum. Nereye gittiğimi bilmeden, hafiften yağmaya başlayan yaz yağmurunun altında, üzerimde kısa kollu bir tişört ile, gecenin yarısında, belki de artık tanımadığım bir şehrin sokağında, belli belirsiz yürüyordum.

Bomboş hissediyordum.

İçinde bulunduğum kalabalıkta bazı yüzler dönüp bakıyordu yüzüme. O kadar mı içler acısıydı halim?

Yavaş adımlarla, insanların ilerledikleri yolun tersi yönü olan sahil yoluna ilerledim. Islak olmasını umursamadığım banka oturdum. Deniz, yağan yağmurun şiddetiyle kayalara çarpıyordu ve kulaklarım bu ses haricinde, arkada, caddede ilerleyen araba ve korna seslerine karışıyordu.

Oğuz'a çok mu sert çıktığımı bilmiyordum. Onun benim arkadaşım olduğunu biliyordum. Canımı yakmak istemeyeceğini de biliyordum. Poyraz'ın en başında her şeyi atlatması konusunda anlattıklarına inanıyordum ancak o gördüğüm haber sayfasındaki fotoğrafından sonra toparlandığını düşünüyordum. Ama Oğuz'un asla bilmediği bir şey vardı. Ben artık eski Doğa değildim.

Yaşananlar herkes için çok zordu ve kimsenin acısını kıyaslamanın derdinde değildim ancak benim kaybetmediğim bir tek kendim kalmışken, ayrıca bunu da umursamazken, ne diyebilirdim ki?

Poyraz'ın beni hâlâ seviyor olmasını onaylamam neyi değiştirecekti? Korkularımı, endişelerimi ve hatta bazı zamanlarda beni ölüme sürükleyen hissizliklerimi unutabilir miydim? Canımın ne kadar yandığını, yara izlerim geçti diye orada hiç olmamış sayabilir miydim?
1,5 seneyi hasarsız atlatmışım gibi ilerleyebilir miydim?

Neden dönmüştü?

Neden şu anda Antalya'daydı?

Belki de merkez onunla bağlantı kurmuş ve Peri'yle bugün görüşeceğimizi ona söylemişlerdi. Bunu kesin yapmışlardı!
Benim Antalya'da olduğumu öğrenip buraya gelmiş olamazdı, değil mi? Eğer öyle olsaydı New York'a gelirdi. Belki de burada bir işi çıkmıştı. Belki dağ evini özlemişti. Dağ evinde annesiyle bir sürü anısı vardı. Annesini affetmiş miydi?

Kafa karışıklığıyla kesik bir nefes aldım. Bunlar beni ilgilendirmemeliydi.

Oturduğum yerden hızla kalktım. Yağmur hâlâ yağıyordu. Zar zor bulabildiğim bir taksiye binip otelin adresini şoföre verdim. Telefonumun melodisi arabada yankılanırken çantamdan çıkaramadan çağrı sonlanmıştı. Arayan Oğuz'du. Bir mesaj düşmüştü ondan mesaj sayfama.

Beni yanlış anlaman isteyeceğim son şey bile değil. Yerinin benim yanımdaki anlamını anlatamam sana. Ama şunu bil, yaptığımın doğru olduğuna inanıyorum. Bana kızsan da seni ne kadar çok sevdiğimi sakın unutma. Biraz düşün. Sonra tekrar konuşalım.

PUSULAWhere stories live. Discover now