Bölüm 65 - Bir Kargaşa

1.3K 142 17
                                    


Selamlar... Ben yine geldim... Haydi devam edelim...

------------------------

'Neden gittiğini kendisi bile bilmiyorken doğrusunun bu olduğunu mu düşünüyorsun?' çatık kaşları altından bakışlarını oğlundan çekmeyen abisine şaşırmaya devam ettiğinde yüzündeki şaşkınlıkta yavaş yavaş silinmeye, yerini ciddiyete bırakmaya başlamıştı.

'Kendisi bilmiyor ama sen biliyorsun...' ne yapacağını bilmiyorcasına oturan çocuk halinden anında dönüp tek bacağını koltuğa çekerek bedenini Melikşah'a çevirdiğinde ise aşırı kararlı görünüyordu. Bu zamana kadar Melikşah'da, Mihrimah'da çok iyi biliyordu ki adama söylemek istemediklerini kimse söyletemezdi, kabul etmek istemediklerini de aynı şekilde, ancak, tek kişi dışında. Mihrimah'ın ısrarları, biricik kız kardeşinin bakışları Melikşah'ın dilini çözerdi.

'Mihrimah sultanım, hadi git de Alanza'ya yardım et sen. Boşver neden, nasıl olduğunu.' Başından göndermek istercesine konuştuğunda Mihrimah'ın çoktan tek kaşı havalanmış, başı ise itiraz edercesine sağa sola sallanmıştı.

'Rüya yanında zaten Yekta'yla beraber. Sen şu dilinin altındaki baklayı ortaya bir çıkarır mısın?' öyle veya böyle öğreneceğini belirten ses tonuyla beraber konuştuğunda Melikşah'da anında başını sağa sola sallamıştı.

'Hatun kendisi bile bilmiyor neden gittiğini, abi sana inanamıyorum. Bari Alanza ile konuşsaydın. Onun bilmeye hakkı yok mu?' Mihrimah hızlıca ayağa kalkıp belki de ilk kez Melikşah'a yükseldiğinde adam sonunda kucağında uğraştığı oğlundan kardeşine çevirebilmişti bakışlarını.

'Bu Alanza ile ailesi arasında, benim dahil olmam uygun değil.'

'Sen zaten dahil olmuşsun. Sana inanamıyorum, Alanza'nın üzgün olduğundan haberin var mı diye sormak dahi istemiyorum. Elbette biliyorsun, ancak oturmuş bana en doğrusunun bu olacağını destekler gibi konuşuyorsun. Sen, sen-' diyecek doğru kelimeyi bulmaya çalıştığında abisine sırtını dönüp salonda gözlerini gezdirdikten sonra hızlıca adama tekrar bakmıştı.

'Sen bu olamazsın. Sen değil misin insan kendi kararlarını bilinçlice vermeli diyen. Sen değil misin biz ülke ülke eğitim alırken annem babam itiraz ettiklerinde düşünüp karar verdiler rahat bırakın diye bizi savunan. Alanza burada yaşayıp yaşamamayı düşünmedi mi? Bu kararı kendisi vermedi mi?'

'Hiçbiriniz o ülkelerde özlemek dışında üzüntü sahibi olduğunuz bir konuyla karşı karşıya kalmadınız ama değil mi Mihrimah?' adam kendini onaylamak istercesine başını da konuşurken salladığında kadın tekrar itiraz edercesine bakıp koltuktaki yerine oturmuştu.

'Ne üzüntüsü?'

'Yafes yeterince üzdü Mihrimah. O kıza daha fazla aynısını yapmasına izin vermeyiz. Gidip hayatına bakmalı.' Melikşah hiç kimse olmasa da sesini olabildiğince kısık tutmuştu. Bu konu bir tek Yafes'in değil, kimsenin kulağına gitmesini istemiyordu. Ne olursa olsun Alanza iyi olsun istiyordu ama gerçekler yüzünden de kardeşinin canının yanmasından yana değildi. Mihrmah'ın gözlerindeki hüzünle beraber kendisine olan anlamsız bakışlarının farkındaydı ama ne olursa olsun yapamazdı adam. Sadece kardeşi iyi olsun diye bir başkasının üzülmesine müsaade ve itiraz edemezdi.

'Sanırım hafızanı falan kaybettin. Ya da bazı kısımları resetledin. Olabilir mi?' Mihrimah'ın inatçı haliyle ne dediğini anlamadığından olsa gerek gözleri kısıldı adamın.

'Ben abi, ben yıllarca birini hem sevip hem uzak kalabildim. Unuttum mu? Yafes, Yafes abim bunu yaşadı, sen yaşadın abi. Sen. Hepsini bir yana kaldır at. Alanza ailemizle ilk tanıştığı zamanlarda abim o kadını zaten seviyordu, o kadın o adamdan hoşlanmaya başlarken Yafes zaten başkasıylaydı. Alanza bütün bunları bilerek sevdi abimi. Kabullenerek, Yafes'in asla onunla olmayacağı kesin ve net bir zaman dilimindeyken. Ve sen şimdi tutup kilometrelerce uzağa gittiği zaman biteceğini mi düşünüyorsun?' inanamaz haldeki ses tonu büyüyen gözleriyle birleştiğinde Mihrimah dalga geçercesine güldü adama.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now