Bölüm 31 - Bir Ortak Karar

5.8K 319 34
                                    

Ben geldim... İlk öncelikle merhabalar... Bana yazarken uzun size okurken kısa gelecek bir bölümle karşınızdayım... Neyse gelelim asıl meseleye. Bu bölüm iyidir hoştur ama gelecek hafta bölüm olmayabilir. 

Malumunuz vizeler başladı (evet herkesin vizesi bitti bizimki başladı doğru okudunuz), e benimde bir tatil hakkım var müsaade edersiniz ki. O yüzden sindire sindire okuyun bu bölümü.

Hadi iyi akşamlar...

İyi okumalar...



'Müslüman beş vakit namaz kılar sen bana beş vakit adam mı dövdürmeye niyetlendin güzelim.' Kaşlarını havalandırıp indirdiğinde Erva omuz silkse de kadını kollarının iki yanından yakalayıp alnına dudaklarını basmıştı.

'Pes edersem ne olacak?'

'Bana kimsenin bilmediği bir sırrını söyleyeceksin.'

'Ama bu hainlik, çifter çifter kazanıyorsun.' Yeniden bir omuz silkmeyle karşılaştığında başını havalandırarak yeniden sabır dilenip gözlerini sıkıca kapatmıştı.

'Allah'ım sen bana bu delilerin arasında sabır ihsan eyle... Kabul, tamam kimsenin bilmediği bir sırrımı söyleyeceğim ama zaman ver. Aklıma bir şey gelmiyor.' Erva gülümseyerek elini boynuna götürdüğünde kolyenin klipsini açıp yüzüğü Melikşah'ın parmağına geçirmiş ardından adamdan kendi yüzüğünü alarak takmıştı. Sessiz sakin içeri döndüklerinde Benan hanımın odak noktası direk Erva'nın parmağındaki yüzüğü bulmuş dudaklarını aralamıştı ki Melikşah alyansını göstererek oturduğu sandalyesine.

'Yüzüğü falan kaybetmedim. Dün Erva'ya bir buçuk porsiyon bile yemek yiyemezsin dediğim için iddiaya girdik. Düşündüğümden daha geniş bir mideye sahip olduğu ortaya çıktı, üç porsiyon yedi ve linç girişimine kabul dedim.'

'Anadolu kadınının hali başka tabi, helal olsun yenge.' Yekta sırıtarak Erva'ya göz kırptığında gülse de Yafes dirseklerini masaya yaslayıp ellerini çenesinin altında birleştirerek tek kaşını havalandırdı.

'Üç porsiyon derken? Hile falan yaptın değil mi?'

'Ne hilesi ya, bileğimin hakkıyla kazandım.' Aldığı cevap üzerine abisine ciddi mi dercesine baktığında onun başını onaylarcasına sallaması dikkatinden kaçmamıştı.

'Gözümü bir dakika ayırmadım, bir çatal yemeği ziyan etmedi.'

'Huhuvv...' Yekta'nın verdiği gazda tam oturunca masadakiler gülüşmeye başlamış, Erva ise kahkaha atmamak için dudaklarını birbirine sıkıca bastırmıştı. Ne de olsa kendinden beklenmeyecek hareketlerdi bunlar. Ki Erva gibi fiziken zayıf bir kadının gerçekten yiyor denilebilecekmişçesine yiyor olması başka bir meseleydi onlara göre. Çünkü bu zamana kadar gördükleri en obur kadın Mihrimah'tı, o da zaten kuş kadar yiyor tabirine uygundu.

Dilsiz uşaktaki ceketini alıp giyindiğinde bakışları da dolabın cam kapağındaki yansımaya dönmüştü. Son kez yaka iğnesini düzeltip kenardaki tableti ve telefonunu alarak odadan dışarı çıktığında bakışları toplantı odasına ilerleyen karısını bulsa da gizliden gizliye ciddiyetini izlemekten vazgeçemiyordu. Kendinden emin hali her kadında olduğu gibi bir başka güzeldi Melikşah'a göre. Özgüven sahibi olmak kadın erkek farkına bakmazdı zaten ama yine de her zaman bilinçli ve işinden emin kadınların varlığı kafasının rahatlamasını sağlardı. Çünkü bilirdi ki bir yer bozulacak olsa, hatta sadece sinyalleri olsa o bozgunun kadınlar istifini bile bozmadan toparlayabilirlerdi durumu. Ne kadar kara bir geçmişte bıraksa da kendini de bir kadın doğurmuştu. Bu zamana kadar ailesine sormamış olsa da bir gün biyolojik ailesi çıkıp gelse sırt çevirmezdi. Hele ki anneyse söz konusu kesinlikle kestirip atmak adama göre değildi.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now