Bölüm 11 - Bir Morg

5.9K 329 11
                                    

 Buraya da uzun bir aradan sonra el atayım dedim. Ben kendimi fazla tatile kaptırmışım millet. Öyle ki yazmaya başladığım halde burada da tatil varmışcasına beklettiğim bir bölüm varmış. 

Neyse ki fazla geç olmadan fark ettim de hayata tutunur gibi yakaladım Wattpad'in ucundan. 

Ayrıca geçmiş 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutlar, Kurban Bayramımızın mübarek olmasını dilerim. Bir de unutmadan BELDAR adlı hikayeye de bence bir göz atın diyerek müdahale de bulunurum. 

E hadi o zaman, hep beraber; 

'Son ki, son ki üç dört!' deyip başlayalım. İyi okumalar...

'Abi ne yapıyorsun?' arkasındaki adama cevap vermeden siyahlığa daha çok yaklaşınca sonunda Mihrimah'ın montunu elleri arasında hissetmişti ki yere düşen beyaz kağıt parçasıyla tekrar yere uzandı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

'Abi ne yapıyorsun?' arkasındaki adama cevap vermeden siyahlığa daha çok yaklaşınca sonunda Mihrimah'ın montunu elleri arasında hissetmişti ki yere düşen beyaz kağıt parçasıyla tekrar yere uzandı. Dörde katlanmış kağıtı açıp içindeki yazıya baktığında ise kan beynine sıçramıştı. Bu kez hiç birinin sandığı kadar kolay olmayacaktı belli ki.

'Kimse güvende değil, bekleme harekete geç.'

Ellerindeki kağıdı üç gündür yaptığı gibi okuyup katladığında önündeki masaya fırlatıp başını elleri arasına almıştı. Pars'ı biliyordu, ne olursa olsun o bir şekilde aradan kaçardı veya acı çekse dahi ayakta kalırdı ama Mihrimah, Mihrimah ne fiziksel ne de psikolojik bir şiddeti kaldıramazdı. Sinirle yumruğunu masaya indirdiğinde çıkan kütürtü bomboş odada yankılandı. Kapı sesiyle derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışsa da elinden gelen ancak yüzündeki gerilimi gidermek olmuştu.

'Gel!' bariton tonu dört bir yana dağıldığında ise Erva araladığı kapıdan sakince süzülerek elindeki dosyayla masaya yaklaştı. Adamın önüne bırakıp sandalyeye yerleştiğinde bakışları boşluğa odaklanmış Melikşah'ın simsiyah gözlerini incelemişti.

'Melikşah bey?'

'Erva, biliyorum ben istedim ama sonra baksak olur mu, kusura bakma lütfen.'

'Problem değil, ben eksikleri düzeltirim siz müsait olunca kontrol edersiniz isterseniz.' Kaşlarını havalandırarak adamdan onaylayıcı bir cümle beklediğinde onun sadece baş salladığını görerek sandalyeden ayaklanmıştı ki aklına gelen şeyle duraksadı.

'Ben birkaç gündür Rüya'yı göremiyorum, sizinle mi Melikşah bey?'

'Bizde, bir süre öyle olması gerekiyor.'

'Siz iyi misiniz peki?' meraktan ziyade her daim hem samimi hem de çelik gibi sert mimikleri olan adamın gözlerindeki zorlanmayı görmek sormaya yitmişti kadını. Böyle sağlam duruşlu bir adamın bu kadar tedirgin olmasını başka zaman birisi anlatsa inanmak bir yana anlatanla dalga geçerdi ama şimdi gerçekten öyleydi.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now