Bölüm 17 - Bir Tarih

5.7K 334 20
                                    

Yepyeni bir bölümle geldim sizlere... Iki haftalık sınav bittiğine göre önümüzdeki dört hafta merakta bırakmadan paylaşmaya çalışacağım.

Iyi okumalar...

--------------------

'Sana kafayı taktığımı söylediğim anda eniştem başımı bağlamak için her yolu dener ve sevgili ARKADAŞIN anlattıysa eğer eniştemin çabaları hiç sonuçsuz kalmaz.' Erva'nın bakışları arkasında kalan Mehir'e döndüğünde onun sertçe yutkunup başını onaylar gibi sallamasıyla derince nefeslenmişti. Hoş az önce adamın kapı gibi fotoğrafını göstermişken şimdi bunu sallamak pek zor olmayacaktı ama yine bir açık vermekten korkmuyor da değildi.

'Anlatacağım ama bir söz ver, kimseye anlatmayacaksın. Erkekliğin üzerine.'

'Pekala erkekliğim üzerine söz veriyorum ki kimseye anlatmayacağım.' Adamın cümlesinden sonra Erva'nın bakışları Mehir'e döndüğünde dün akşam Melikşah'la olan konuşmasını bilmediği için tedirgin hali bir nebze için içinin cız etmesine neden olmuştu ama kurtaracaktı bir şekilde.

'Burada olmam Mehir'le okuldan tanışmamız falan değil. Buraya gelmemiz de zaten öylesine değil. Benim nişanlımın kardeşi Mehir'i görmüş, okula bağış için gittiklerinde, sonra biz tanıştık Mehir'le zaten. Tabi yaklaşamayınca ben de ailenin doğulu olduğunu öğrenince öyle gezip dolaşamayacaklarını falan anlattım. Dördümüz, yani ben nişanlım, Mehir ve nişanlımın kardeşi birkaç kez kafede görüştük. Sonra da başlarına bela almasınlar, magazine düşmesinler diye ben biraz annelerine çıtlattım bu konuyu. Oradan babalarına gitti, en son da adam bize yakışmaz öyle gezip durmaları konuşulsun gidelim görüşmeye dedi. Onun için geldik.'

'Emin misin?'

'İster inan ister inanma Cihangir, sana çok yalan borcum var ama ben sen değilim.'

'Yani sen de harbiden nişanlısın.'

'Yok ben barbieden nişanlıyım. O nasıl saçma şey ya.' Erva'nın yüzü buruştuğunda Cihangir bir adımlık mesafedeki ahşap kapının kulpunu yakaladığı gibi hafifçe tebessüm etmişti.

'Sana mutluluklar, Mehir, sende söyle adam akıllı, usulüne göre giyinsin, eniştem öyle herkese kız vermez. Hayırla biterse sonu seni de tebrik ederim.'

'Sen nereye gidiyorsun ki?' Mehir arkadan şaşkın şaşkın seslendiğinde Cihangir gözlerini Erva'da gezdirdikten sonra yeğenine dönmüştü tekrar.

'Tamam fırlamayım falan ama oturup eski sevgilimin nişanlısıyla saadetini izleyecek kadar da değil.' Kapının usul kapanma sesinden sonra Erva bakışlarını Mehir'e çevirdiğinde onun usulca omuz silkişini görünmüştü.

'Dayımın varlığıyla yokluğu bir, olsa da olur olmasa da. Hem bu bizi kurtarmak içindi, çok teşekkür ederim.'

'Olmasını istemiyor musun yani?'

'O olursa mahşer günü sorguya çekilmiş gibi hissederiz. Tanıyorsun sonuçta, çok uğraştırır.'

'Ama ne bileyim-'

'Takma... Hadi kahvaltıya yardım edelim.' İkisi de birden kaldırılmanın şokunu üstlerinden attıklarında çabucak hazırlanmış aşağıya inmişlerdi. Havanın soğukluğuna rağmen ikisi de açık alana çıkıp mekan değiştirmekten başka yol olmayan konağın bu halinden şikayetçi gibi durmuyordu. Erva çay bardaklarını masaya bıraktığında ardından gelen Mehir'de çatalları dizdiğinde içeri giren Zelal hanımın üzerine odaklandı kömür karası ile zümrüt yeşili gözler.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now