Bölüm 1 - Bir Masa

21.4K 692 43
                                    

Düzenlendi!!! Uyarı için teşekkürler. :)

Haydi bakalım... 

Bismillahirrahmanirrahim...

Yepyeni bir hikaye ile geldim. Hem de yeni yılda... Tarih 1 Ocak 2017'de sizlerleyim inşallah demiştim, sizlerleyimde... Yeni bir hikaye, yeni insanlar, yeni karakterler ve yeni umutlarla buradayım. 2017 şimdiden bana uğur getiriyor olabilir. Yılın son gününü çok güzel geçirdim. Gülümsememi sağlayan biri var ve çok teşekkür ederim ona. Ayrıca sizden gelen onlarca mesajlara da sonsuz teşekkürler... Onlarca kötü şey yaşadığımız koskoca 2016'yı tarihe gömdüğümüze göre... Hep beraber 2017'yi de mutlu bir şekilde bitirmeyi umut ediyorum. 

Varlığınız daim olsun canlar. 

İyi ki varsınız...

İyi ki var oldunuz... 

Yeni yıl hepinize sağlık, huzur, umut, neşe getirsin... 

U'mutlu Yıllar...

Çok çok çok seviliyorsunuz...


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sustu adam. Elindeki ince belli şişeyi yavaşça kaldırıp buz kalıplarının üzerine yüreğine döker gibi döktü şeffaf ama hisli suyu. İnce uzun kadehini eline alıp derin bir nefes çektiğinde üst dudağı hafifçe kıvrılmış içten içe kendini tebrik etmişti. Yine en iyisini bulmuş olmanın mutluluğuydu bu. Karşısında oturan kardeşine baktı. Ortam loşluğundan siyaha çalmıştı o çimen yeşili hareler. Dibine bırakılan su ile yarım doldurduğu rakının üzerine suyunu da ekleyip bir güzel bulanmasını izledi.

Rakı yarım doldurulurdu kadehe, hiçbir zaman eksik veya fazla olmazdı sudan. Derlerdi ki, rakı masasında yokluğuna küfür edecek bir can vardır mutlaka, o yüzden boş kalan yanı sana dolu olan yanı yarana...

Yıllar öncesinin geleneğini yapacaktı iki deli kardeş bu gün. İkisi de birbirinden sağlam içer, yüreklerini dillerinden kanatırlardı. 60'ların havuz yapma geleneği diye bilinirdi. Herkes bunu kıtlama çay içmeye benzetirdi. Önce ağızlarına aldılar biraz suyu, rakı tadı gelecekti, kuraldı, edep adaptı bu. Damaklarının önlerini açtılar, sonra buz gibi olmuş rakıdan bir yudum aldılar ama yutmadılar. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarken sarhoş olmaya ant içer gibi yapıyorlardı bunu. Hala dudakları ardına hapis ettikleri beyaz suyun üzerine biraz da buz gibi su aldılar. Bir güzel çalkaladılar ağızlarında ve gırtlaklarından aylar sonra damaklarına değerek geçen lezzete selam çaktılar.

Rakı içmek ince işti, yürek istediği gibi efelik de isterdi. Öyle bir kadehte devrilmeyecekti mesela. Kadın veya erkek fark etmeksizin ağız tadıyla yüreklerine dökeceklerdi kadehleri. Zaten adı bile ağır gelmez miydi bu meretin. Rakı... Baba gibi, abi gibi, yoldaş gibi değerdi ismi bile kulağa. İki hece tek kelime olunca basit gibi görünse de adabı vardır dedik ya baştan. Sofrasıyla, geleneğiyle, müziği, şiiri, edebiyatıyla insanları kaynaştıran, muhabbetiyle çevresinde oluşturduğu yaşam biçimiyle hayatın vazgeçilmez köklü bir kültür geleneği olmuştu. O masadan izin almadan kalkıp gidemezdin, garsonundan, şefine, mutfak amirine kadar hepsine saygını belli ederdin. Bir daha ki gelişinde onlar daha candan gelirlerdi ki bu da bir kez daha hatırlatırdı rakının büyüklüğünü.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now