Bölüm 51 - Bir Cevapsız Çağrı

4.8K 273 21
                                    

Çok geç kaldım biliyorum ama alıştığınız gibi ben yine taşındım. Gerek gerek özel hayat yoğunluğu derken ancak bu hafta bölüm yayımlaya biliyorum.

Hepinize iyi okumalar...

Yıllar geçse de bu hallerini anlamayacak adamlar ise öylece izliyordu. Mihrimah'ın ağlaması mantıklı geliyordu elbette, sonuçta korkmuştu ama Erva'nın sevindiğini dile getirdiği bir olayla ağlaması...

'Güzelim?' Melikşah yattıkları andan beri geçen üç saatte bir türlü sabit kalıp uyuyamayan kadınla gözlerini araladı. Yatağın içinde dönerken yorulup uyuyacak diye plan kuruyordu aklından ama Erva son dönüşünde sert bir nefes bırakıp yataktan kalkmıştı artık.

'Seni de uyutmadım değil mi?'

'Uykum önemli değil de, sen iyi misin?' dirseklerinden destek alarak doğrulup başucu lambasını açtığında kadın oturduğu yatak kenarından kalkarak elini karnına yerleştirmişti.

'Durmuyor.'

'Mide bulantın var o mu durmuyor?'

'Hayır, resmen içimde bir parkur bitirmeye çalışıyor. Sürekli hareket halinde hayatım.' Açıklamasıyla sıkıntılı bir nefes daha bıraktığında adam da oturur hale geçmişti sonunda.

'Bu saatte?'

'Valla onun için bir önemi yok herhalde saatin. Gün boyu tekme attı, yani sanırım tekmeydi.'

'Gelmek istemiyordur daha değil mi?' okuduğu onca kitaba makaleye rağmen tedirgince sorusunu yönelttiğinde Erva kaşlarını havalandırmıştı.

'24 haftalıkken mi? Sanmıyorum.' Başını da sağa sola salladığında saçları arasına boştaki elini daldırıp geriye atmıştı. Bir sağ bir sol yatağın içinde dönüp dururken üzerindeki fazlaca açık ve ince geceliğe rağmen resmen bunalmıştı kadın.

'Sence doktoru uyandırmamız gereken bir durum var mıdır? Günce hanım ne zaman isterseniz arayabilirsiniz demişti.'

'Benan anne durumun normal olduğunu söyledi. Hem Mehir'de bu aylarda aynı durumdaymış. Bazen çok hareket edermiş bazen de hiç kıpırdamazmış ama çok darlandım. Zaten uyuyamıyorum, bir de dönüp dururken bezdim.' Kenardaki sabahlığı alıp üzerine geçirdiğinde Melikşah'da yataktan çıkmak için harekete geçmişti ki yeniden duydu karısının sesini.

'Sen uyu, ben dolaşayım belki sakinleşir.'

'Olmaz öyle şey.'

'Melikşah senin sabah toplantın var. Korkulacak bir durum yok ki hem. Bir su içer çıkarım.'

'O zaman gelmemde bir sıkıntı da olmaz.' Günün ağarması yakın da olsa odanın tam aydınlatmasını açmasıyla üzerine tişört giymesi bir olmuştu. Kendini izleyen bedene gülümseyip elini uzattığında da odadan çıktılar.

Erva adımlarını bahçe kapısına ilerletirken Melikşah mutfağa yönlendirmişti ki kadın ayak diretmekten kaçınmadı. Mutfağa girince dönüp uyku uyumuyorlardı. Nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde ağızlarını bir açıp konuşmaya başlayınca asla sonu gelmiyordu o muhabbetin.

'Çimen bakışlım sabah ayazı vardır.'

'Hazirana girdik ama.'

'Aldanıp grip olacaksın. Bak ilaçta kullanamazsın, sonra çek boğaz ağrısını baş ağrısını.'

Kalbi KorWhere stories live. Discover now