Bölüm 15 - Bir Alışveriş

5.7K 316 9
                                    

Ben geldimmmm... Bir duble atmalık geceyle bir oldum da geldim. Size Selçuklu ailesini kaptım da geldim. Çok uzatmadan da başbaşa bırakıyorum. Hepiniz cansınız can...

Hayat planladığımız her şeyi istenildiği gibi bize sunmuyordu.

Aksine, kendi nasıl isterse biz onu yaşıyorduk.

Sağ elinin orta ve baş parmakları arasına hapsettiği kadehi, diğer elinin işaret parmağının ucuna taktığı yüzükle yan yana getirdiğinde sertçe nefesini savurmuştu. Bu gece muhtemelen denk gelen bütün şarkılar playlistini gözden geçirmesi için geçerli bir neden olabilirdi. Üstelik şu bunalım halinden kimse onu çıkaramıyordu, çünkü herkes bilirdi ki Melikşah çalışırken top patlasa umursamaz, duymazdı. Tabi şuan lambaderin incecik soft ışığı dışında parlama görülmeyen odada bir ellerine bir de dışarıda hala yağan kara bakıyor olmasaydı.

'Biz demlendik başımız tüttü, cümlelere hükmeder olduk...

Acılarımızı iyi süzdük, mecnuna aşk öğretir olduk.

Bir gün çıkagelir ansızın, o insan güneşi somurtturur.

Biraz delikanlıysa eğer, o da bize leylayı unutturur.' Ağzında gayri ihtiyari yuvarladığı cümlelerle şarkıya eşlik etmeye başladığında gözlerini de bir an olsun yüzükten çekmemişti. Dağılmayacaktı, en azından önceki gibi dağılmayacaktı ama toparlanacağının da garantisini veremiyordu Melikşah. İki arada bir derede, ölümün kıyısında, yaşamın tam ortasında aldığı nefesi helal kılmaya çalışırken sarıldığı haramda sıcağı arıyordu. Öyle ki intihar etmeye gidip oksijen tüpüyle geri dönmek gibi bir yerlerdeydi. Ama kalmak da gitmek de ona göre değildi belli ki.

Parça değişirken ardından odaya sızan ışığın farkında olsa da dönüp bakmamıştı. Elindeki yüzüğü eşofmanın cebine atıp kadehinden bir yudum daha aldığında gelen sözlerle beraber elinin tersiyle yanağını silmeyi eksik etmemişti.

'Sen girmeyen eve... Rakı girer.

Birlikte girseniz, ah ne güzel bu gece.

Hayal ile gerçeğin, uyumsuz filmi.

Mümkün mü delirmemek?' mırıldanırken araya katılan Yafes'le beraber başının arkasını koltuğa hafif hafif vurmaya başladığında gözlerini de kapatarak kardeşini dinlemeye başlamıştı.

'Gurur duy buna değer;

Erkekler ağlamaz, diyen seni tanımamış meğer...

Bu şehrin beni anlamaya,

Benim seni unutmaya,

Rakının ısınmaya niyeti yok...

Adı çilingir olsa da,

Bu sofra bir sen kapısına diz çöker, çare bulamaz...
Bu şehrin beni anlamaya,

Benim seni unutmaya,

Rakının ısınmaya niyeti yok...

Yoruldu gözkapaklarım,

Kalbi KorWhere stories live. Discover now