Bölüm 25 - Bir Hafta Sonu

6.6K 322 11
                                    

'Akşam bu öpüşün aynısını bekliyorum.'

'Bende heyecanla bekliyorum akşamı o zaman.' Gülümseyerek yanağına öpücük bırakıp çekilen adamla duvarın arasından koptuğunda aynadaki görüntüsünü kontrol ederek çantasını aldı.

Yafes oturduğu sandalyeden ayaklanıp bütün gözlerin üzerine dönmesini sağladığında şaşkın bakışlara maruz kalsa da hafifçe tebessüm etmekten geri kalmamıştı.

'Ben bir arkadaşı gördüm de, selam verip geleceğim.' Kimsenin sesi çıkmasa da içine kapanık bir Yafes Seçluklu'nun şimdiki hali gözlerine batmıştı elbet. Gittiği tarafa doğru izlemeye koyulduklarında hepsinin meraklı gözleri Melikşah'ın çatık kaşlarıyla ölümüne kapışacak haldeydi. Adam kardeşinin sonunda ulaştığı masadaki yüze tekrar dikkat kesildiğinde o çatıklık daha da derinleşti. Şu gördüğü sıfatı mümkün değil unutmazdı adam. Hastanede onca laf, onca söz sonrası unutması mümkün değildi bir kere.

'Melikşah, Sırma hanım değil mi o?' hemen yanındaki kadın dudaklarını elinin tersiyle örterek kendine fısıldadığında yüzündeki anlamaz ifadeye rağmen başını salladı.

Bünyesine bakmadan kendine kafa tutabilen, her durumda güçlüyü değil haklıyı savunacak kadar yüreği cesur ama bir o kadar da çenesi düşük kız elbet Sırma hemşireydi, olmasına öyleydi de onun iki katı duran kardeşinin ne ara bu cesur yürekle samimiyeti olmuştu. Üstelik o kalp kırıklığından sonra içine kapanan Yafes Selçuklu'ydu o. Selçuklu ailesinin en sessiz, en sitemli bakan adamıydı. Kolay kolay dost edinmezdi de.

Karı-koca baş başa verip on dakika boyunca adama dikmişlerdi bakışlarını arada yorumlarını da katarak ailedeki muhabbetten kopsalar da arada bir katılmaktan da geri kalmadılar.

'Kusura bakmayın.' Yafes sandalyesine gelip yerleştiğinde abisi ve yengesinin gözlerini üzerine diktiklerini fark etmemişçesine tavır aldığında Mihri yerleşen bedene dirsek atarak göz kırptı.

'Ya baba, sanki artık abimin de sırası geldi gibi değil mi?'

'Ne sırası kızım.' Ahmed bey olayı kavrayamayan haliyle Mihrimah'in parlayan gözlerine baktığında Yafes ne kadar müdahale etmeye çalışsa da konuşmaya devam etmişti.

'Evlenme...'

'Ay ne güzel olur, senin de mürüvvetini görsek keşke Yafes...' Benan hanımın anında müdahalesiyle herkes göz devirse de Melikşah gülmemek için kendini tutan Erva'nın izle der gibi eline dokunduğunda dikkat çekmek istercesine boğazını temizledi. Tabi Yafes kurtarıcısının Melikşah olduğunu sanarak ağzını açmamıştı.

'Annemde bir yerde haklı yani. Çocuklarının mutluluğunu görmek istemek garip değil ki.'

'Bak işte evlenince akıllanıyor çocuklarım. Sen abinin dediğini dikkate alırsın annem, yok mu şöyle helal süt emmiş biri. Şirketten falan?'

'Anne sende hemen uyma bunlara ya. Var zamanı daha.'

'Baba bak Melikşah'da böyleydi. Şu torunlarınıza bir laf anlatın. Sanki plan programla evleniliyor.'

'Anne abim evli ya hani, bak yengem yanında. Demek ki plan program işe yarıyormuş.' Yafes tekrar müdahaleye geçtiğinde sinsi sinsi gülerek Erva'yı kolunun altına çeken abisini işaret etmişti. Bu sülalede evlilik merakını anlamlandıramıyordu adam. Hayır bekâra kim kusurlu etiketini yapıştırdıysa acil o kişiyle tanışmalıydı. Masadaki gülüşmeler olsa da bu belayı bir kez başına sarmıştı sarı cadı. Sittin sene Benan sultanın dilinden kurtulamazdı artık. Hele ki en büyükleri Melikşah evlenmiş ve kendinden küçük kardeşinin baba olma sevinci ortalığa dökülmüşken artık umutsuz bir vakadan ibaretti Benan Selçuklu'nun gündeme gelen evlilik konusunu unutması.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now