Bölüm 72 - Bir Şok

1.3K 152 3
                                    

'Kalıyorum bu gece. Malum Tuğrul paşa.'

'İyi yapıyorsun kardeşim.' birbirlerine destek olarak basamakları tırmandıklarında ikisi de kendi odalarına dağılmışlardı. Yekta odaya girer girmez kendini balkona attığında kenardaki koltuğa da bedenini bıraktı. Gözleri etrafın karanlığında gezindikçe bakışları ışıl ışıl parlayan yıldızlara takılıyordu. İçinden kopup gidenlere rağmen aldığı nefesler resmen ciğerini patlatmak ister gibiydi.

'RÜYA!'

Mihrimah'ın çığlık atan sesiyle beraber adamın kaşları çatılmaya başladığında bedenini paniğin de verdiği hiddetle ayaklandırdı adam.

'ABİ! ABİ YARDIM EDİN!' kadının hala çığlık atan sesi evdekilerinde telaşlı hallerini duymasını sağlasa da Yekta'nın balkondan içeri hızlıca dalıp koşarak Mihrimah'ın sesinin geldiği odaya yönelmesini sağlamıştı. Kapalı kapıyı hışımla açarak içeri daldığında kapkaranlık odaya banyodan sızan ışığa yönelmişti.

'Yekta. Yekta bir şey yap!' bakışları banyonun tüm zemini kaplamış su ile rengi açılmış kırmızılıktan sonunda Mihrimah'ı ve kollarında cansız gibi duran Rüya'yı bulduğunda beyni donmaya başlamıştı. Gözleri gördüklerini ne kadar kabul etmek istemese de Mihrimah'ın panikle hem kadını tutma çabası, hem bileklerine bastırmak için sarf ettiği gücün farkındaydı adam.

'Yekta... Yekta kendine gel! Kendine gel, yardım et ne olur...' Mihrimah bardaktan boşalırcasına döktüğü gözyaşlarıyla yalvarırcasına konuşurken kadını küvetin içinden çekmiş banyonun ortasına çökmüş haldeydi. Rüya'nın bacakları diz kapaklarından itibaren hala küvetin içinde, bedeni ise artık orada değilmişcesine solgundu. İstemsizce doup kalan ruhu irkilip kendine geldiğinde duvarda asılı olan havluları bir çırpıda çekmiş, Rüya'yı Mihrimah'ın kucağından alarak hala kollarından akan kanlara basmıştı. Vücudu ne kadar buz tutarsa tutsun zihni bir şekilde şu an en doğrusunu yapmaya çalışıyordu. Bir kolunu bırakıp titreyen parmaklarıyla eli nabzına ulaştığında hissettiği zayıflıkla kesilen nefesini tekrar almaya çalıştı.

Çok geçmeden odaya patırtılarla dalan abilerine gözleri döndüğünde bakışları Melikşah'la çarpıştı adamın. Ağzını açıp söyleyecek tek kelime bulamıyordu ama Melikşah fark etmişti kardeşinin çoktan kendini kaybettiğini.

'Arabayı çıkarıyorum. Mihca yardım edin Yekta'ya.' Yafes hızlıca Mihrimah'ın çöküp kalmış bedenini kenara çektiğinde Mihca kardeşinin karşısına oturup çevreye bakmış, ardından asılı duran bornozun kuşağını çekmişti. Kadının koluna sıkıca turnike yaptığında az önce Yekta'nın da yaptığı gibi nabzını kontrol etti.

'Çok yavaş abi.' Fısıldar gibi çıkıyordu Yekta'nın sesi. Sanki adama ait değil de Mihca'nın kafasında dönüp duran tını gibi ilişmişti kulaklarına. Erva'nın kendine uzattığı şalı alarak kadının diğer kolunu da turnikelediğinde gram mecali kalmamış kardeşine çevirmişti gözlerini.

'Kendine gel. Kendine gel ve ayağa kalk Yekta.' Gözlerinden ateşler fırlatırcasına bir ciddiyetle adamın yeşillerine baktığında onun başını salladığını görerek adamın dizlerindeki kadını hızlıca kucakladı. Adı kadar emindi, Yekta şuan Rüya bir yana kendini bile taşıyabilecek kadar güce sahip değildi. Açılan önüyle beraber önce banyodan ardından odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladığında Yafes'in açtığı kapıdan bahçeye adım atmıştı.

Gözleri Melikşah'la çakıştığında onun açtığı kapıdan bir çırpıda arka koltuğa Rüya'yı bırakıp kendisi de diğer tarafa yerleşerek kadının başını göğsüne çekmişti. İki adamın da gözü o kadar bir şey görmüyordu ki Mihca sadece ön koltuğa sırılsıklam oturan Yekta'nın titreyen halini bir de Melikşah'ın gergin yüz hatlarıyla sürücü koltuğuna yerleşmesini fark edebilmişti. Kadının sardığı kollarını belki faydası olur diyerek yukarı kaldırdığında yüzüne yapışmış ıslak saçlarını da okşayıp geriye çekmişti.

Kalbi Korजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें