Bölüm 38 - Bir Şok

5.2K 306 9
                                    


Ki bu mesele çoğu zaman birkaç gün sonra Mihca'nın makasladığı ayakkabıyla, ateş değdirdiği bandanayla falan körüklendikçe körükleniyordu. Hele ki bir defa sırf haber vermeden atkısını aldığı için Mihca öyle bir bilenmişti ki Mihrimah'a kışın çat ayazında bahçedeki havuzu doldurup kızın kıyafetlerini acımadan içine atmıştı. Üstelik taşıma zahmetine bile girmeden çalışma odasının balkonundan fırlatmıştı. Mihrimah'ın iki gün boyunca evde pembe ayıcıklı pijamalarla gezdiğini hatırlıyordu. Tabi adamın rövanş sandığı o kıyafet atraksiyonu Mihca'nın gitarı ortadan kırılana kadar büyük bir olay gibi gözükmüştü aileye ama Mihrimah Selçuklu hep olduğu gibi o zamanlarda zorluyordu sınırlarını.

Dört hafta sonra

Melikşah hızlıca merdivenleri çıktığında karşısına çıkan karısına bakarak omuz silkmişti. Yüzündeki şaşkın ve panik hali mümkünatı yok silinmezdi. Hele ki şu anda durumun falan şaka olduğunu söyleyeceklerdi ki anca öyle kendine gelebilecekti adam.

'Bir insan neden bebeğinin son kontrolünde doğuruyoruz abi, çantayı unuttuk diye telefon açar?'

'Bence Mihca'yı yadırgamayalım sevgilim. Sen sakinsin değil mi?' Erva hala yüzü dehşet ifadesinden sıyrılmamış kocasına baktığında dudağını kemirmeye başlamıştı ki Melikşah sertçe yutkunup bebeğe hazırlanacak odaya girdi.

'Dolaptaymış. Erva, güzelim bende kayışlar koptu.' Adamın dinlenme koltuğuna bedenini bırakmasıyla Erva başını sallayıp bebeğin kıyafetlerinin olduğu dolabı açarak en altta duran iki hafta önce hazırlama zahmetinde bulundukları küçük boy iki valizi çekip çıkarmıştı.

'Sen bunları arabanın bagajına yerleştir. Bende puseti alıp geliyorum. Mümkünse sağ koltuğa oturur musun?' başını onaylarcasına sallayıp iki valizi de aldığı gibi odadan çıkan adamla Erva hızlıca puseti ardiye gibi kullandıkları odadan almış daha sonra yatak odasına girerek çantasını kaptığı gibi aşağı inmişti. Melikşah'ın yanında acele edemiyordu, çünkü adamın bayağı hararetli şekilde panik yaptıracağını biliyordu. Hazır üzerindeki durgun ve şok evresi yerine sağlamca oturmuşken bozmadan doğum sonuna kadar devam etmesini umuyordu. Hayır işin kötü tarafı Benan hanım ve Ahmed bey hariç ev halkı tamamen şoktaydı.

Şansa Melikşah kadının sağ koltuğa oturma ricasını kabul etmesi üzerine elindeki puseti arka koltuğa bırakıp kemerle sabitlemiş ardından sürücü koltuğuna yerleşerek arabanın kontağını çevirmişti. Kendi kemerini de taktığında sıkıntılıca nefes alan, sürekli sakallarını kaşıyan adamın elini tutarak yüzüne bakmasını sağladı.

'İkisi de sapasağlam o doğumdan çıkacak sevgilim. Mehir'de, o minik prenseste.'

'Bence de, yani öyle düşünüyorum. Ters bir durum olmaz değil mi? Bundan önceki kontrolde sıkıntı yoktu. Daha bir hafta önce gittiler sonuçta. Her şey tıkırındaydı.'

'Aynen öyle. Hem panik yapacak bir durum yok ki. Tam da belirlenen tarihler içinde geliyor.' Aracı hareket ettirdiğinde Melikşah başını sallayarak onay vermişti.

'Ben çok gerildim. Allah Mihca'ya güç kuvvet versin.'

'Üçüne de versin o gücü kuvveti yaratan.'

'Amin...' ilerlediği cadde boyunda arabayı sağa çektiğinde Melikşah anlamazca tekrar kendine dönse de gülümsemesini genişletmişti.

'Ben seni sakinleştirecek bir şeyler alayım, sonra yavaş yavaş gideriz olur mu? Zaten gitsek de elimizden gelecek bir şey yok.' Adam başını salladığında bu kez adımlarını hızlıca kahveciye yönlendirmişti. Melikşah'ın normalde kafeinsiz kahve içmediğini biliyordu ama şu kafayla suya kahve desen sesini çıkarmazdı. O yüzden kafeinsiz sütlü kahveyi aldığı gibi arabaya geri döndüğünde adamın bir yudum alışını daha sonra da yüzünü buruşturmasını izlemişti.

Kalbi KorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin