Bölüm 53 - Bir Kalp Sorunu

3.8K 260 37
                                    


Aylar sonra yeniden geldim. Ne zamanım, ne de internetim var... Umuyorum ki o güzel tayfa hala benimle buradadır. O kadar daraldım, yoruldum ki aklıma şimdi geldi ben en güzel nasıl dinlenirim sorusuna yanıt... Tabi ki yazarak. Bende aldım kucağıma bilgisayarı, açtım damardan parçayı, ohhh miissss... Yazı veriyorum. E hadi daha fazla bekletmeyeyim sizi.
Buyurun buradan yakın.
Pardon başlayın...





Ancak bütün bunlar olurken beş evladının hissettiklerine ek olarak bir duyguyu da bütün hücrelerinde yaşamıştı. O çocuk halleriyle boynuna sarılıp defalarca onu öpen evlatlarının hissettirebileceği, akıl sır ermeyecek kadar güzel olan duyguyu, babalık duygusunu. Ahmed Selçuklu çocuklarına bir babanın miras bırakabileceği en değerli şeyi vermişti, gerçek bir yüreği.

Koridorda kaçıncı voltasıydı sayamamıştı ama İlyas beyin uyandırılmadığı üçüncü gündü bu. Ahmed beyin evden getirdiği havadisler artık Erva ile Melikşah'ı merak ettikleri yönünde olsa da baş başa dinlenmek istemişler yalanıyla ortalığı durulttuğunu da açıklamıştı. Her metresi aynı olmak üzere bir kez daha yürüyüşünü yenilemeye karar verdiğinde karşısına bir anda dikilen kadınla derin bir nefes aldı Melikşah.

'Dur artık, lütfen.' Kendinden emin bir şekilde gözlerini üzerine diken kadına baktıkça derin nefesler alıp oturmaya razı geliyordu ama kaç saniye sürüyordu ki. Doktorlar içeriye gireli neredeyse yarım saat olmuştu. Üstelik o gözlem camını kapatmayı da ihmal etmemişlerdi.

'Üzerimdeki stresi başka türlü atamıyorum.' Açıklama olmasını ister gibi mırıldandığında Erva adamın elini tutmuş sakince koltuklara tekrar çekiştirip oturmasını sağlamıştı. Kendisi de yanına oturduğunda diplerinde biten Ezgi'ye döndü iki çift göz.

'Hala odadalar mı?'

'Çıkmıyorlar, içeride ne halt yediklerini bilmem ama çıkıp bir Allah'ın kulu açıklama yapmıyor ve benim sinirlerim geriliyor.' Kadının mavi bir boncuk gibi duran harelerine odaklanarak konuştuğunda önlerine çöküp derin bir nefes alarak baktı Melikşah'a.

'İlaç düzenini gözden geçiriyorlardır, odadan çıktıklarında hepsi ayrı katlara dağılacak ve toplantı yapamayacak kadar yoğun bir programa sahip profesörler var içeride.'

'Senin nasıl böyle rahat olduğunu anlamıyorum. Yakın olduğunuzu sanıyordum.'

'Melikşah bey, onunla yakın olmam ve eş zamanlı kendimi germem bir şey ifade etmeyecek. Sizin gibi çırpınıp korkmam da ona yardımcı olmayacak. Biraz sakin kalın, bu gidişle o uyandığında siz stresten bayılmış olacaksınız.' Bakışları da açıklamada kullandığı cümlelerde bir iş ciddiyetinde olduğu için adamın yüzünde yalandan bir gülümseme oluşmuştu. Kadının kullandığı ciddi ve sakinleştirici ses tonunu kendisi müşterilerine karşı kullanıyordu.

Allah aşkına kimi yiyordu bu kız. Kendinin böyle bir marifeti yok falan mı sanıyordu acaba, neymiş kendisini germemeliymiş. Evet, en son bir ay önceki toplantı da, aynı ses tonu ve yatıştırıcılıkla karşı firmanın ekonomi uzmanına bütçe tedirginliğini durultmuştu kendisi.

'Şuan olan tavrını bir güne beş farklı firmayla toplantı sığdıran ben her dakika kullanıyorum Ezgi. Oradan baktığında nasıl birisini izlediğini bilemem ama, ben on dakika üzerine gelsem korkudan ağlayacak bir kadını karşımda görüyorum.' Üç gündür kendini sakinleştirmeye çalışması da canına tak etmişti. Bir kere yaşı bu kızdan büyüktü, daha da ötesi kullandığı bütün taktiklerin eğitim ve seminerlerinde yeterince vakit geçirmişti, ayrıca konum itibariyle eğer İlyas beyin manevi kızıysa kıyısından ucundan Melikşah'ın da kardeşi sayılabilecek potansiyeli vardı. O yüzden artık karşısına geçmiş profesyonelce mesleğinin kriz yönetimini sağlamaya çalışan kıza aklını başına topla demeliydi.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now