Bölüm 49 - Bir Ateş

4.7K 277 5
                                    


O günden sonra ne zaman sinir krizine girse hep sarıp sarmalamışlar, saçını okşayıp sevgilerini dile dökmüşlerdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O günden sonra ne zaman sinir krizine girse hep sarıp sarmalamışlar, saçını okşayıp sevgilerini dile dökmüşlerdi. Sadece engel olamadıkları dışarıdayken gelip çatan o krizlerdi. Ne kadar yalnız bırakmamaya özen gösterseler de bazen kaşla göz arasında kaybediyorlardı. O zamanda mutlaka bu halde dönüyordu adam.

GÜNÜMÜZ

Adam belindeki kolun usulca çekilerek göğsüne yerleştiğini hissederek güne gözlerini aralamıştı. O gece hatırladıkları ve Yekta'yla konuşmasının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen Rüya evlilik konusunu açmak bir yana, konuşalım gibi bir girişimde dahi bulunmadığından kendisi de hareketsiz kalmıştı Melikşah'ın. Hoş bu hareketsizlik sadece konuşmamaktı, çünkü evleneceğini iddia ettiği çocuğu araştırmaktan geri kalmadı. O araştırma sonucunda ise kendini bir kez daha haklı bulmuştu. Hala okula devam eden, eli ekmek tutmayan, gerçek bir evlilik için çaba göstermeyen bir adama tutup da kardeşi gibi gördüğü kızı nah emanet edebilirdi.

Göz kapaklarını aralayıp tavanla kısa süre bakıştıktan sonra boynuna gömülmüş kadının saçlarını kokladı adam derince. Kolunun sardığı beli usulca okşayarak gözlerini tekrar kapattığında derin bir nefesi tekrar etti. Boştaki eli koynundaki kadının göbeğine gittiğinde ise sabahın vermiş olduğu ağırlıkla durağan olan suratı da gülümsedi.

'Hayatım...' kadının mahmur sesiyle uyanmaması için elinden geldiğince az hareket eden adam bakışlarını çevirdi. Kendine olağanca saflığı, masumluğuyla bakan bir karısı vardı. Sabahın yedisi veya gecenin bir vakti olması fark etmiyordu Erva'ya. Melikşah'a ne zaman baksa adam o güzelim gözlerde pırıl pırıl bir hayatı izliyordu.

Geceden kalma çırılçıplak bedenini örtmüş beyaz saten karnına öyle sarılmıştı ki gülümsemesini büyütmeden edemedi. Bakışları örtünün ucundan bakış açısının desteğiyle görünen göğüslerine takıldığında kendine odaklanmış yüze iyice yaklaşıp kadının dudaklarını nefessiz bıraktı anında.

'Sevgilim...' arada Erva'nın nefes alması için müsaade ettiğinde kadının mırıldanan mayhoş haliyle tekrar dudaklarına kapandı. Tenlerinin her buluşması Melikşah için bir cennet kapısını aralamış gibi hissettiriyordu. Zaten tenleri ayrılsa gözleri değiyor, gözleri kopsa tenleri tekrar buluşuyordu.

'Immm... Melikşah...' dudaklarından tekrar kopup o derin derin bakan gözlere odaklandığında saçlarının her telini okşamak istercesine parmakları gezindi.

'Sabah sabah ne bu şevk.' Zevkin verdiği etiyle buğulu sesi kulaklarına iliştiğinde adam belindeki hafif eğimi okşayıp alnına dudaklarını bastırdı.

'Dün gece yeniden sana kilonun yakıştığını anladım ve bu sabah.'

'Göğüslerim ve kalçalarımın büyümüş olması zevk veriyor sana, kilo değil pek sevgili kocacım.'

Kalbi KorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin