Bölüm 58 - Bin Bir Duygu Seli

3.4K 250 14
                                    


Bu kez de buralara geldim. Bu sıralar şu karantina yüzünden ruh halimin ne olduğunu bende bilmiyorum. Önceden yazılmış bölümleri yayınlamadan önce gözden de geçirince dakikasına duygu değişimi yaşıyorum. Tıpkı yaklaşık 15 dakika önce takır takır bölüm yazarken, bu bölümü yayınlamak için okuduğumda bırakıp "Ay çok duygusal ya..." demem gibi. Ben bir enteresan takılıyorum bu aralar o yüzden siz çok fazla şey yapmayın. 

Uzun zaman kaybolduğum için şaşırabilirsiniz ama sims beni birden oyundan atınca dedim benim sadık dostum reel hayatta olmayan hikayelerdeki dostlarım ve okumaktan zevk alan canlarımdır, simülatör de kimmiş!

Bu arada sabah gözümü açıp bölüm başına oturmadım. Gece 03:00 sularından beri bir bölüm ilerletme çabası içindeyim. Baktım saat 11:00'a geliyor "Amaaaaannnn uyumayım ya!" dediğim saatlerdeyim. O yüzden acil yorum, destek, beğeni, bir de can sıkıntısı falan olursa instagram üzerinden bana ulaşabileceğinizi bilin istiyorum. Buradan mesaj atsanız da bazı bazı bildirimler gelmiyor çünkü. 

E hadi 58. Bölüme bir bakın siz bende gidip devam bölümü yazma çabasına gireyim.


Sahi ne zamandır bekliyordu? Ne zamandır hasretti buna? Kalbi ne zamandır kor gibi yanıyordu da aynı zamanda korkudan titriyordu? Peki bütün bunları neden tam da şu anda en zirvesinde hissediyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sahi ne zamandır bekliyordu? Ne zamandır hasretti buna? Kalbi ne zamandır kor gibi yanıyordu da aynı zamanda korkudan titriyordu? Peki bütün bunları neden tam da şu anda en zirvesinde hissediyordu. Puslanan gözlerini her kırpışında gözünün önüne yüzler geliyordu. Önce kendine bakan Ahmed paşa, daha sonra İlyas bey, en son ise oğlu. Bakışları bu kez karısına kaydığında Erva'nın cam berraklıklarıyla çarpışmıştı. Kadının şakağına süzülen damlayı silerek alnına dudaklarını bastırdıktan sonra şakağını alnına yaslayıp tekrar baktı ufacık bedene.

'Hoş geldin babam.' Sesi titrese bile yüreği emindi. Genzine dolmuştu bir kere o merhamet. Ufacık bir adamın bakışları bir kez işlemişti içine ki bundan sonra koca bir ordu gelse caymazdı bu histen.

Oturduğu yataktan kollarını beşiğin kenarına yaslayıp gözlerini ufacık bedene dikti Melikşah. Eve geleli henüz yarım saat olmuştu o hissiyat hala olduğu gibi duruyordu adamın içinde. Deminden beri izlediği uyuyan kadından gözlerini ancak çevirebilmişti oğluna. Parmağını sıkıca tutuan minicik el hem gözlerinin dolmasına sebepti, hem de tebessümüne.

'Eh be oğlum... Sen var ya, sen bize Allah'ın en güzel emanet kıldığısın. Şu koca ailenin içine gelip evimi, yuvamı, gönlümü annen gibi şenlendirensin. Bir bilsen sen şu koca yeryüzünde nefes alınca nasıl ferahladı içim, nasıl sakinledi aklım... Sen Rabbimin en güzel hediyesisin be çocuk. Hem hediye, hem imtihansın.' Bakışları ufaklığın yüzünü iyice süzerken derince bir nefes aldı. Burnunda buram buram cennet vardı sanki.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now