Bölüm 8 - Bir Habersiz Gelen

7.3K 353 19
                                    


İlk önce hepinize hayırlı ramazanlar... Rabbim tuttuğunuz oruçları da ettiğiniz duaları da kabul etsin inşallah... Vallahi ben yavaş yavaş toparlanıyorum. Finalleri bitirdim, memlekete döndüm, kendime iki güncük kafa dinleme molası verip daha sonra da açtım bilgisayarı. (O dinlenme dediği sürede odasını topladı! Dağınıklık başa bela.) Neyse... Bir güzel bölümü kontrol ettim, hazır sahura kadar oturuyorken 'yaz kızım' dedim kendi kendime. 

Unutmadan, her fırsatta nasıl oldun, arkadaşın nasıl diyen canlarım... Ramazan ayı bana hayırla geldi desem yeridir. Çok şükür bende iyiyim o da iyi. Toparlanması için zamana ihtiyacımız olsa da bu güne çok şükür. Bilen bilir bazı insanlar bazı insanların söken şafağıdır ;) O da benim söken şafağım, ondandır benim böylesine buralardan uzaklaşmam. Ama toparlayacağız. Yine ve yeniden çok şükür Yaradana. Bu arada Allah izin verirse tekrar okula dönene kadar kaybettiğim perilerimi arayıp tarayıp bularak güzel güzel bölümler hazırlayacağım sizlere... 

Hepiniz çok seviliyorsunuz... 

İyi okumalar...


'Kaybol gözümün önünden! Benim sevip sevmeyeceğime sen karar veremezsin!' Yafes tekrar kükrediğinde Yekta Mihca'nın elinden kurtulduğu gibi abisinin karşısına gidip başını iki yanından tutmuştu

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

'Kaybol gözümün önünden! Benim sevip sevmeyeceğime sen karar veremezsin!' Yafes tekrar kükrediğinde Yekta Mihca'nın elinden kurtulduğu gibi abisinin karşısına gidip başını iki yanından tutmuştu.

'Bana bak bana! Kardeşinim ben senin! Bu kadın seni bana düşürüyor! Abimsin sen! Bak şu gözlerime abi! Kendine gel, kendine gel yoksa ben o kadını gidip öldüreceğim.' Ciddileşen yüzüyle beraber Yafes'in burnundan soluması sakinleşmeye başladığında Yekta abisinin başını bırakarak sertçe arkasını döndü anında.

'Sakinleşin artık. Her seferinde yükselmekten sıkılmadınız mı?' Mihrimah kedere harman olmuş sesini duyurduğunda iki kardeşinin de gözleri onu bulmuştu. Acılarını anlıyordu kız. Yafes'in sevmesini de, Yekta'nın abisi için canının acımasını da görüyordu ama her seferinde olan bu kavga, bu zulüm ve çatışma canından can koparıyordu kızın. Bahar bahçe olan evin ortasına tipiyle beraber kar yağar gibi oluyordu adeta. Ki ne aklı havada gibi görülen Yekta'nın ne de sessiz sakin olan Yafes'in yapacakları basitsenemezdi biliyordu.

'Harcadınız ömrünüzü resmen. Konuşarak anlaşın baş tokuşturarak değil. Beş yaşındayken de böyleydiniz hala böylesiniz. Bizim bizden başka kimsemiz yok anlamadınız mı hala? Ne diye düşman gibi davranıyorsunuz her seferinde. Yetmedi mi yaşadıklarınız?'

'Mihri-'

'Durmayacağım Yafes. Söylesene, bu asalağa salıncak çarpacakken önüne atlayıp açmadın mı o çeneni sen? Ya sen Yekta, abin biraz daha az önce lafları saçıp savurduğun kadınla mutlu kalsın diye babamdan ilk ve son kez o tokadı yemedin mi? O seni korudu, sen onun mutlu olması için çabaladın. Peki şimdi ne alıp veremediğiniz? Ne zaman birbirinizin demek istediklerinizi anlamayacak kadar uzaklaştınız birbirinizden? Veya ne zaman sevda konusundaki hassasiyetini unutup üzerine zar atar oldunuz? Masa oyunu değil bu. BlackJack hiç değil, okeye dönmüyorsunuz, papaz, kız artık hikaye. Kendinize gelin. Bizden başka herkesi kazanır hale getiriyorsunuz. Bu, bu benim sinirlerimi bozuyor.' Mihrimah parmağını dahi oynatmayacak sakinlikte konuşup Yafes'le Yekta'ya baktığında onların göz göze gelmemek için sakince masaya yerleşip tam karşılarına gözlerini diktiklerini görmüştü. En iyisi bir süre bozuk atmaları olurdu herhalde ki ayaklanan Melikşah'da Mihri'nin başının üzerine dudaklarını basıp sandalyesine yerleşmişti tekrar.

Kalbi KorKde žijí příběhy. Začni objevovat